10 Kasım 2021 Çarşamba

ZAMİR - HAKAN GÜNDAY

 

ZAMİR  - HAKAN GÜNDAY

 

Bir vakıf düşünün, amacı yalnızca barışı sağlamak olan... İnsan hakları, düşünce özgürlüğü, eşitlik ya da adalet, kadın hakları  gibi kavramları önemsemeden, her ne pahasına olursa olsun insanları yaşatmaya odaklanmış bir vakıf...

Ve raflardan market sepetine ani bir refleksle atlamış bir roman... Yazarı, onca kitabının arasında Zamir'le okumaya başlamış olmam tesadüf mü? Yoksa uzun süredir cevaplarını aradığım sorular mı beni çağıran? "Sadece ortak bir tehditle kenetlenen toplumlarda barışın sürekliliği nasıl sağlanır?" , "Amaca giden her yol mübah mı gerçekten?"

Ana konu barış ve alt katmanlarında, insan, kadın, yardım kuruluşları, çocuklar, mülteciler, savaş, kıtalar, çözüm arama derken dallanıp budaklanıyor sayfalar... Bazen yazım sürecinin uzunluğunu hissedersiniz ya öyle oluyor. Gerçekten de sekiz yılda yazılmış Zamir, sorulara cevaplar aranarak kendi deyimiyle yazarak düşünmek istemiş yazar...  

Nedense çok keskin olabileceğini düşünüp, ruh halimi etkilemesin diye uzak durmuştum bunca zaman Hakan Günday'dan. Beklediğim keskinlikte, sürükleyicilikte olmasa da düşünceleri tetikleyen  akıl dolu sayfalarda dolaşmak hoş olabilir. Dünyanın halini dert edinenler,  umut aramadan dolaşın sayfalarda derim...

 

Arka Kapak

"Yeni bir binyılın arifesinde, Birinci Dünya Barışı Vakfı'nda çalışan Zamir'in görevi ne pahasına olursa olsun savaşları durdurmaktır. Baş döndüren barış senaryoları, komplolar ve mücadeleler içinde Zamir şu soruya yanıt arar: İnsan nasıl barışır?

"Demek ki bu evrede her şey bir şarapnel bulutu. Demek ki Samanyolu ve içindeki güneş ve etrafındaki dünya ve üzerindeki insan ve aklındaki her şey bir şarapnel. Düşüncesi, inancı, duygusu, icadı, hepsi. Demek ki insan insana saplanmak için var... Zaten öyle olmasaydı bu kitap olmazdı..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...