13 Eylül 2018 Perşembe

Yakın Tarihin Gerçekleri - İlber Ortaylı



Dinler tarihiyle ilgilenirken Ortadoğu girdaplarında yüzmek kaçınılmaz. Binlerce yıllık geçmişten günümüze doğru yol alırken ister istemez, Ortadoğu'daki Osmanlı İmparatorluğu'na takılıyorsunuz. Bu dönemde Araplar, geçmişte Araplar derken biraz kuzeye doğru kaydığınızda Anadolu. Adım adım gezmeye çalıştığınız toprakların, aynı imparatorluk çatısı altında pek de merak etmediğiniz bölgelerle birbirini nasıl etkilediğini öğreniyorsunuz. Hal böyle olduğunda Balkanlar, Anadolu, Ortadoğu, Avrupa, Asya birbirlerine etkileri bakımından bir bütün. İlber Hoca'yla Yakın Tarihin Gerçekleri'ne bakarken öğrendiğiniz konulardan en önemlisi belki de bu.  Orta Asya'dan İran'a, Anadolu'ya Balkanlar Avrupa'ya uzanan Türklerin yanında diğerlerini anlamaya çalışmak da başka macera...


Milliyetçilik akımlarının Fransız Devrimi'yle başladığı söylenir. İşin aslı daha önce Balkanların yapı olarak Avrupa'dan ayrıldığına dikkat etmemişim. Utanarak Avrupa ve tarihiyle ilgilenmediğimi itiraf ediyorum. Yani bildik konuların dışında. Bulgarların ve Yunanların Ortodoks olması tamam ama mesela İncil dilinin Helen dili olması tamamen yeni bir konu benim için. Bir dönem Bulgarların da kendilerini Helen olarak saymaları da değişik. Kendi tarihlerine yönelmelerinin aşama aşama olması değişik. Evet Bulgaristan Rusya'ya daha yakın ama hepsi Ortodoks Hıristiyan.

Balkanlardan beslenen Osmanlı, bu bölge elden çıktığında ister istemez Doğu'ya döndüğünde serbest kalan tebaasını yönetmekte zorlanıyor haliyle. Bugünü düşünürken geçmişte yapılanlara doğru uzanmak olayları anlamayı sağlasa da yapılan hataları, bugüne uzanan kapanmaya yaraları değiştirmiyor. Öte yandan Amin Maalouf'un  Osmanlı'yı sevmemesini buraya yapılanların az olmasına bağladım bir şekilde. Dedeleri kendilerini dağ başındaki Osmanlı köylüsü olarak görüyor. Yazar Atatürk'le dedesini kıyaslamaya bile girişiyordu doğrusu. Bu konu uzun ve başka kitapların konusu olsa da İmparatorluğun Orta Doğu'ya böylesine uzak ve denetimsiz bırakması aklımda bir soru olmuştur her daim. Her yere yetişmenin zorluğu, Arapların tembelliği belki, eğer  kışkırtmalar olmasa belki de ayaklanma olmayacaktı diye de geçiyor insanın aklından... Kitapta Filistin, Lübnan, Ürdün'e dair anlatılanlar ilgi çekici.

Kitapta geçmiş, bugün, nedenler, İstanbul, Avrupa'dan Asya'ya Mısır'dan Anadolu'ya,  uzanan toprakları, milliyetçilikten, demokrasiye, imparatorluklara bu topraklarda yaşananları, çok iyi anlatmış İlber Hoca her zaman olduğu gibi. Kaynak kitap olarak saklanıp, başvurulacaklardan...

"Osmanlı toplumunda çocuk okutan baba imajı için Yahya Kemal'in "çocukluk anıları"ndaki çizgileri kullanmak açıklayıcı olacaktır sanırım. Şair çocukken Üsküp'te, önce ilkel bir okula yollanır. Zaman geçer bir şey öğrenemez. Okul değiştirilir ve bir süre sonra okumayı söker. Çocuğun artık okumaya başladığı, akşam babaya söylenir. Babası küçük Yahya Kemal'in okumasını şöyle bir sınar; sonuç olumludur, baba pek keyiflenir, o akşam daha fazla rakı içer. Aynı ilişkiye Yeniçağ Avrupası'nda göz atalım, müzisyense çocuğuna saatler boyu ders veren, okuryazarsa her gün saatler boyu kitap okutan, Odysseus ve İliada'yı anlatan, dindarsa İncil'i okutup menkıbeler nakleden orta sınıf baba tipinden farklı bir tiptir yukarda çizilen baba tipi. ..."Sh 233

 Arka Kapak

"Trablusgarp Savaşı'nda Türk komutanlar etrafı şaşırtacak derecede etkin, örgütçü, eğitimci ve her şart altında savaşçı olduklarını gösterdiler."
"Balkan Savaşları'ndaki yenilgi: İngiltere ve Fransa'da Türk savaş gücü hakkında yanlış değerlendirmelere neden oldu. Bu yanılgıya Türkleri iyi tanıyan Almanya ve Avusturya düşmedi."
"Osmanlı İmparatorluğu, milliyetçi akımlar sayesinde dağılan tek imparatorluk değildi; fakat ne Rusya ne de Avusturya Macaristan'da milliyetçi akımlar bu derece aktif ve silahlı eyleme dönüşmüştü."
"I.Dünya Savaşı'ndan sonra Türk toplumu kaosu ve yeni bir dünya savaşını değil. Milli Mücadele'yi tercih etmiştir."
"İttihatçılar milliyetperver ve büyük ideallere sahiplerdi ama kendilerini değerlendiremeyen bir ekip olmaları onları başarısızlığa sürükledi."
"Tarih bilmeyen adam kendine göre bir sınır çiziyor. Mesela kolaylıkla Osmanlı'nın bizimle ne alakası var diyor?'Bu çok vahim bir durum!"
"1918 yılında mütarekenin en hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon yoktu."
O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı? Ancak arkasında askeri bir başarı ve intibaları olan bir komutan... Mustafa Kemal Atatürk...
"1967'de Suriye'de trendeki ihtiyar Araplar "Ah nerede o Osmanlı!' diye yakınıyorlardı. Cevabı düşündürücüdür. Acaba o Osmanlı'yı kim kovaladı, bizimle beraber mi kovalandı bilemiyoruz."

Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı, okurlarıyla yakın tarihin tartışmalı konularını ele alıyor: Balkanlarda İsyanlar, İttihat ve Terakki Partisi, Son Padişah Vahideddin ve Osmanlı'nın Son Günleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet'in İlk Dev Atılımları...
Anayasalar, Seçimler, Tek Parti Devri ve İkinci Dünya Savaşı Yılları... Ortadoğu'nun Tarihi, Krallıkların Yükselişi ve Çöküşü, Baskıcı Liderler ve Oğulları, Kanayan Yara Filistin'in Geçmişi ve Geleceğine Dair Yorumlar... İstanbul'un Tarihi ve Kimliği, Sahipsiz İstanbul, Kültürel Mirasların Geleceği ...
YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ, 19. ve 20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair yeni görüşlere merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...