Dinler tarihiyle ilgilenirken
Ortadoğu girdaplarında yüzmek kaçınılmaz. Binlerce yıllık geçmişten günümüze
doğru yol alırken ister istemez, Ortadoğu'daki Osmanlı İmparatorluğu'na
takılıyorsunuz. Bu dönemde Araplar, geçmişte Araplar derken biraz kuzeye doğru
kaydığınızda Anadolu. Adım adım gezmeye çalıştığınız toprakların, aynı imparatorluk
çatısı altında pek de merak etmediğiniz bölgelerle birbirini nasıl etkilediğini
öğreniyorsunuz. Hal böyle olduğunda Balkanlar, Anadolu, Ortadoğu, Avrupa, Asya
birbirlerine etkileri bakımından bir bütün. İlber Hoca'yla Yakın Tarihin Gerçekleri'ne
bakarken öğrendiğiniz konulardan en önemlisi belki de bu. Orta Asya'dan İran'a, Anadolu'ya Balkanlar
Avrupa'ya uzanan Türklerin yanında diğerlerini anlamaya çalışmak da başka macera...
Milliyetçilik akımlarının Fransız
Devrimi'yle başladığı söylenir. İşin aslı daha önce Balkanların yapı olarak
Avrupa'dan ayrıldığına dikkat etmemişim. Utanarak Avrupa ve tarihiyle
ilgilenmediğimi itiraf ediyorum. Yani bildik konuların dışında. Bulgarların ve
Yunanların Ortodoks olması tamam ama mesela İncil dilinin Helen dili olması tamamen
yeni bir konu benim için. Bir dönem Bulgarların da kendilerini Helen olarak
saymaları da değişik. Kendi tarihlerine yönelmelerinin aşama aşama olması
değişik. Evet Bulgaristan Rusya'ya daha yakın ama hepsi Ortodoks Hıristiyan.
Balkanlardan beslenen Osmanlı, bu
bölge elden çıktığında ister istemez Doğu'ya döndüğünde serbest kalan tebaasını
yönetmekte zorlanıyor haliyle. Bugünü düşünürken geçmişte yapılanlara doğru
uzanmak olayları anlamayı sağlasa da yapılan hataları, bugüne uzanan kapanmaya
yaraları değiştirmiyor. Öte yandan Amin Maalouf'un Osmanlı'yı sevmemesini buraya yapılanların az
olmasına bağladım bir şekilde. Dedeleri kendilerini dağ başındaki Osmanlı
köylüsü olarak görüyor. Yazar Atatürk'le dedesini kıyaslamaya bile girişiyordu
doğrusu. Bu konu uzun ve başka kitapların konusu olsa da İmparatorluğun Orta
Doğu'ya böylesine uzak ve denetimsiz bırakması aklımda bir soru olmuştur her
daim. Her yere yetişmenin zorluğu, Arapların tembelliği belki, eğer kışkırtmalar olmasa belki de ayaklanma
olmayacaktı diye de geçiyor insanın aklından... Kitapta Filistin, Lübnan,
Ürdün'e dair anlatılanlar ilgi çekici.
Kitapta geçmiş, bugün, nedenler,
İstanbul, Avrupa'dan Asya'ya Mısır'dan Anadolu'ya, uzanan toprakları, milliyetçilikten, demokrasiye, imparatorluklara bu
topraklarda yaşananları, çok iyi anlatmış İlber Hoca her zaman olduğu gibi.
Kaynak kitap olarak saklanıp, başvurulacaklardan...
"Osmanlı toplumunda çocuk
okutan baba imajı için Yahya Kemal'in "çocukluk anıları"ndaki
çizgileri kullanmak açıklayıcı olacaktır sanırım. Şair çocukken Üsküp'te, önce
ilkel bir okula yollanır. Zaman geçer bir şey öğrenemez. Okul değiştirilir ve
bir süre sonra okumayı söker. Çocuğun artık okumaya başladığı, akşam babaya
söylenir. Babası küçük Yahya Kemal'in okumasını şöyle bir sınar; sonuç
olumludur, baba pek keyiflenir, o akşam daha fazla rakı içer. Aynı ilişkiye
Yeniçağ Avrupası'nda göz atalım, müzisyense çocuğuna saatler boyu ders veren,
okuryazarsa her gün saatler boyu kitap okutan, Odysseus ve İliada'yı anlatan,
dindarsa İncil'i okutup menkıbeler nakleden orta sınıf baba tipinden farklı bir
tiptir yukarda çizilen baba tipi. ..."Sh 233
"Trablusgarp Savaşı'nda Türk komutanlar etrafı şaşırtacak derecede
etkin, örgütçü, eğitimci ve her şart altında savaşçı olduklarını
gösterdiler."
"Balkan Savaşları'ndaki yenilgi: İngiltere ve Fransa'da Türk savaş
gücü hakkında yanlış değerlendirmelere neden oldu. Bu yanılgıya Türkleri iyi
tanıyan Almanya ve Avusturya düşmedi."
"Osmanlı İmparatorluğu, milliyetçi akımlar sayesinde dağılan tek
imparatorluk değildi; fakat ne Rusya ne de Avusturya Macaristan'da milliyetçi
akımlar bu derece aktif ve silahlı eyleme dönüşmüştü."
"I.Dünya Savaşı'ndan sonra Türk toplumu kaosu ve yeni bir dünya
savaşını değil. Milli Mücadele'yi tercih etmiştir."
"İttihatçılar milliyetperver ve büyük ideallere sahiplerdi ama
kendilerini değerlendiremeyen bir ekip olmaları onları başarısızlığa
sürükledi."
"Tarih bilmeyen adam kendine
göre bir sınır çiziyor. Mesela kolaylıkla Osmanlı'nın
bizimle ne alakası var diyor?'Bu çok vahim bir durum!"
"1918 yılında mütarekenin en
hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında
koordinasyon yoktu."
O eşgüdümü hangi politik deha
sağlayacaktı? Ancak arkasında askeri bir başarı ve intibaları olan bir
komutan... Mustafa Kemal Atatürk...
"1967'de Suriye'de trendeki
ihtiyar Araplar "Ah nerede o Osmanlı!' diye yakınıyorlardı. Cevabı
düşündürücüdür. Acaba o Osmanlı'yı kim kovaladı, bizimle beraber mi kovalandı
bilemiyoruz."
Türkiye'nin önde gelen
tarihçilerinden İlber Ortaylı, okurlarıyla yakın tarihin tartışmalı konularını
ele alıyor: Balkanlarda İsyanlar, İttihat ve Terakki Partisi, Son Padişah
Vahideddin ve Osmanlı'nın Son Günleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet'in
İlk Dev Atılımları...
Anayasalar, Seçimler, Tek Parti
Devri ve İkinci Dünya Savaşı Yılları... Ortadoğu'nun Tarihi, Krallıkların
Yükselişi ve Çöküşü, Baskıcı Liderler ve Oğulları, Kanayan Yara Filistin'in
Geçmişi ve Geleceğine Dair Yorumlar... İstanbul'un Tarihi ve Kimliği, Sahipsiz
İstanbul, Kültürel Mirasların Geleceği ...
YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ, 19. ve
20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair yeni görüşlere
merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder