Tembellik Hakkı, eğleneceğimi
düşünerek merakla elime aldığım ve şaşkınlıkla karışık okuduğum nefis bir
kitaptı. Düşünsenize hiç durmadan çalışması istenen işçilerin, kazandıkları
parayı harcayamaması üzerine tatillerin ortaya çıkmasını…
Yeni kadın yayıncılardan birinin, Ege’nin bir
köyüne gitmek isteyen ya da gidenlerle ilgili yazdıkları aklıma geliyor bu
noktada… Böyle sade bir yaşantıyı hayal ederek hatta gerçekleştirerek
köylüleri, yoksul insanları aşağıladıklarından bahsediyor. “Nasıl yani”
dediğimi hatırlıyorum okurken! Bunu gerçekten yapıp, hayatını oraya adapte
etmiş ve köylük yerde iş kurmuş, hayatı özgürce yaşayabilen başka nefis bir
yayıncı geliyor aklıma sonra… İnsanların sadelikle, doğayla iç içe, bir nevi
özgürce yaşamak olan tercihlerini diğerlerini aşağılamak olarak görmek,
ezilmişliklerimizin yansıması sanırım. Başarının deniz manzaralı bir ofisten
anları göstermekle eş olduğunun düşünülmesinin hissettirdiği burukluk… Lafta
Ege’nin bir köyüne gidelim ama çocuklarımızın özel okulları var diyenlerden
bahsetmiyorum. Gerçekten bunu yaparak doğaya, doğal olan yakın olup, kendi ekip
biçtiğini yiyerek yaşayan insanlar bu topluma gerçekten bir şeyler
kazandıracaklar, inanıyorum. Öte yandan gerçekten eğitimli insanların doğaya
dönüşleriyle siyasetin diğerlerine kalıyor olmasından çıkıyor belki de
sorunlar. İnsanoğlu yönetilmek zorunda mı? Bu noktada “sermaye” giriveriyor
konuya.
Paul Lafargue, eğlendiren diliyle
sosyalizmin giderek yayılmasıyla yapılan bir toplantıyı anlatıyor.Bir yandan
gülümsüyorsunuz bir yandan gerçekliğin dehşetiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Sosyalizme karşı yeni bir kavram arıyor, yöneticiler, bilim insanları, din
adamları… Göz gezdirmeniz tavsiyesiyle… Geçen yüzyıldan fazla zamanda değişen hiçbir
şey olmadığını buruklukla karışık çaresizlikle okumak için…
“Baylar, burada Katolik inancının
maddelerini tartışmak değil,önümüzdeki toplumsal tehlikeye çözüm aramak için
toplandık. İsterseniz Voltaire’i yeniden yazabilir, dinle istediğiniz kadar
dalga geçebilirsiniz, ama şu konuda hiçbir lafımız olamaz, alt sınıfların hırs
ve açgözlülüğünün hızını kesecek en iyi fren, yine dindir.” Sh33
“Varlığı kimileri için korkunç ve
ürkütücüdür, kimilerine ise gencecik bir ana kadar müşfik görünür. Sermaye ne
zaman bir yere saldıracak olsak insanları, hayvanları ve önüne çıkan her şeyi
kasırga gibi ezer, ufalar, geçer. Avrupa Sermaye’si Mısır’ın üzerine
çullandığında öküz, kağnı ve kazma-kürekleriyle birlikte fellahları avucuna
alıp ayaklarını yerden kesti ve hepsini Süveyş kıstağına çekip götürdü;
demirden eliyle iki büklüm çalışmaya zorladı onları, güneşte yaktı, ateşler
içinde titretti, açlık ve susuzlukla işkence ve terbiye etti: kanalın iki
kıyısı onlardan otuz bininin kemikleriyle kaplandı. Sermaye genç ve kuvvetli,
uyanık ve sağlıklı, özgür ve neşeli insanları yakalayıp hepsini fabrikalara,
dokuma tezgahlarına, madenlerine hapsetti; hepsini ocağa atılmış kömür gibi
eritip tüketti; kanlarıyla suladı oraları, etlerini taş kömürüne, kumaş
ilmiğine, makinanın çeliğine kattı; ….” Sh 36
Arka Kapak
Yaklaşık 130 yıl önce, Paul
Lafargue’ın önderlerinden biri olduğu Fransız İşçi Partisi’nin yayın organı Le
Socialiste’te yayınlanan bu küçük güldürü hem tarihsel bakımdan hem de
argümanının yalınlığı ve gücü bakımından Marksist literatürün gerçek bir
klasiği sayılmalıdır.
Fransa’da Marksizmin gelişme
kaydettiği bir dönemde sermayeye ve sermaye düzenine dair Marksist tezleri
dinin toplumsal kontrolü güçlendiren karakteriyle ilişkilendiren Lafargue,
sermayenin nüvesindeki dinseli afişe ediyor. Sermaye Dini’ndeki metinlerin
yapısını Kitab-ı Mukaddes geleneğine uygun şekilde oluşturarak, Marx’ın yaşamı
boyunca sürdüğü siyasal iktisat eleştirisinden devraldıklarını, dinin ve
sermayeyi yeni bir din olarak kabul eden kapitalizmin eleştirisine yönlendiriyor.
Kapitalizmin geçirdiği dönüşüme
rağmen, sermayenin mantığının ve doğasının hiçbir şekilde değişmemesi nedeniyle
güncelliği koruyan bu metin, hicivle
kurgunun, yer yer analitik değer taşıyan pasajlarla, zekice yapılmış
propagandanın başarılı bir harmanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder