Bir kitabı okurken hissettiklerinizi, öğrendiklerinizi ve daha bir dolu şeyi yansıtmak istiyorsunuz kelimelere. Yani son sayfadan sonra anlatayım, paylaşayım diyorsunuz ama geçen zamanla belki de o etkiyi veremiyorsunuz. Çoğu zaman okurken not alayım diyorum ki kimi kitapları okurken not alıyordum da. Altlarını bile çizmeye üşenip, kenarlarını kıvırıyorum sayfaların çoğu zaman... Okumak tembel işi galiba ya da benim için öyle. Hava kitabını yazmaya başladığımda kalakaldım bir an. Sonra kendime yol açmak için şehir merkezine yöneldim. Genelde tercih ettiğim gibi tren istasyonundan gelmiştim Cumhuriyet Meydanı'na... Öyle sayın... Giriş yapmış olayım...
Anadolu'da hemen her şehrin Cumhuriyet
Meydanı'nı, çoğumuzun mezun olduğu Atatürk İlkokulu'nu duyduğumda ve gördüğümde
bildik yerlerle karşılaşmışım gibi hissettirir hep. Kayseri'deki dahil tüm tren
istasyonlarının sarı olmasıysa, varmanın ve yola çıkmanın taçlandırılması gibi
gelir nedense. Taşra şehirlerinin diğer ortak yönü saat kuleleri, hani malum
padişahın, uzun saltanat yılları kutlaması için yaptırdığı... Kayseri'de de
Atatürk Meydanı'nda saat kulesi olduğunu okuduğumda gülümsemeden edemedim. İstanbul'dan
sonra Çorum sonra Kayseri'deydik işte. Gazeteci Defne Kaman ve ailesiyle
birlikte...
Tabiat Dörtlemesinin Hava kitabı
için aklımda farklı şehirler olsa da, Kayseri adı son dönemde sıklıkla duyduğum,
mecburi tren güzergahı dışında pek de bilmediğim bir şehir olarak neden
olmasındı... Buket Uzuner'in okuyucusunu meraklandırma, yola çıkarma, keşfetme,
öğretme dürtüsüyle yazdıklarına ortak olacaktım yeniden... En çok sevdiğim
roman türü, küçük dozlarda bilgiyle harmanlanandı. Su, Toprak, Hava ve Ateş
dörtlemesinde de bunun olması kaçınılmazdı zaten. Kadim geleneklerimizden
sürdürdüklerimizi, dünyaya neler yaptığımızı öğrenirken heyecanla, bir kurgunun
peşine düşmek...
Bilginin doğruluğunun, yapılan
araştırmanın titizliğinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamadan geçmek istemem.
Gürsel Korat'ın Kapadokya üçlemesi içindeki bilgilerin yanı sıra yarattığı
diller, oluşturduğu karakterlerle hala aklımda ve tekrar okunacakları zamanı
heyecanla bekliyorlar... Hal böyle
olduğunda geçmişten günümüze tarihe bakarken, yaşananlara, yaşayanlara dair
öğrenirken verilen emeğin, çalışmanın titizliği, bir yazarı, unutulmaz
kılanlardan sanırım. Buket Uzuner'in bilim kimliğine eklenen yazar kimliğiyle
bu titizliğe sahip çıkışını okumak çok iyi geliyor. Ama keşke Nükleer
Santrallere dair yazılanlar doğru olmasa. Bu santrallerin zararını bir kenara bıraktım,
yurdum insanının betona tutkusu, geleceği düşünmeden yaptıkları gizli şeyler de
değil...
Bu arada, Kayzerden bahsederken Salman
Rushdie'nin son kitap kahramanlarına gitti geldi aklım. Betona yatırım yapan,
hile hurdaya karışıp kaçmak isteyen ve kendine Roma İmparatorlarının adlarını
alan bir aileydi Altın Ev'deki...
Velhasılı kelam sonunda mı neler oluyor kitabın; Sahaf Semahat'in sırrı açığa
çıkıyor. Anadolu'da gizli, açık yaşanan bildik içimize oturan haliyle... İnsana,
topluma, çevreye, geçmişe dair çok şey var anlatılan kitapta. Ve dördüncü
kitaba çok soru bırakan...
Arka Kapak
Gazeteci Defne Kaman hakkında
"Neden Nükleer Enerji Değil?" yazısı nedeniyle soruşturma açılmıştır.
Duruşmanın yapıldığı Kayseri'de Defne Kaman'a Türkiye'nin önemli çevre
hukukçuları, gazeteciler, çevre ve hayvan hakları aktivistleri, STK temsilcileri
destek vermektedir.
Kayseri'ye 13.yüzyılda hastaları
müzikle tedavi eden bir şifahane ve dünyanın ilk tıp okullarından birini
yaptıran Selçuklu kadın sultan Gevher Nesibe'nin şehrin merkezindeki büstü
gazeteci Defne Kaman şehre geldiği gün gizemli bir şekilde kaybolur. Duruşma
sabahı yaşanan bir sürpriz gelişme sonrası bu kez Defne Kaman ortadan kaybolur.
Gazeteci kadının Kapadokya'da bir sıcak hava balonunda görüldüğü haberi üzerine
tüm dostları onu aramaya giderler.
Buket Uzuner, iklim
değişikliğinin neden olduğu tabiat felaketlerinin sürdürülebilir temiz enerji
çözümleriyle engelleneceğini savunan; hayvan, çocuk, kadın ve çevre hakları
destekçisi kadın gazeteci Defne Kaman karakteriyle edebiyata bir iz düşüyor.
Yazar, okuru binlerce yıllık kadim Kam geleneğimizin insanı tabiattaki tüm
diğer canlılarla eşit kabul eden özünü hatırlamaya davet ediyor.
"Hava, Buket Uzuner'den
biyotik dengeleri bozulan gezegenimizde
nefesimize nefes katacak çarpıcı bir bilim-kurgu romanı." Serpil Oppermann
EASLCE (Avrupa Edebiyat, Kültür ve Çevre Çalışmaları Derneği)
"Buket Uzuner, (Tabiat
Dörtlemesi) romanlarında bir eko-şaman gibi, Anadolu kültürü, mitoloji ve
tarihten yararlanıp, günlük varoluşumuzla çevremizdeki dünyayı algılayışımız
konusunda yüzleşmek için bir keşfe çıkıyor." Pınar Batur, Vassar College,
USA Ufuk Özdağ Hacettepe Üniversitesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder