3 Nisan 2018 Salı

Diktatörün Gölgesinde – Zainab Salbi




Devlet okulunda okuyan altıncı sınıflardan minik bir kızımla sohbet ediyordum geçenlerde. Türkiye’nin komşularını sordum, epey düşündü ve Hindistan cevabını verdi. İçim cız ederek, Hindistan dizilerinin birtakım kanallarda revaç olmasına bağladım bu durumu. Altıncı sınıfta ve Türkiye’nin dünya üzerindeki yerinden habersiz bir çocukla konuşuyor olduğum gerçeği çok ağırdı öte yandan…  

Çocukluğumda sürekli olarak İran-Irak savaşı vardı. Sürekli vardı ve hep sürecek gibi normalleşmişti zihnimde. Büyüdükçe nedenleri, nasılları, 1979-1980 döneminde bölgedeki keskin değişimleri yorumlamayı da öğrendim. 90’larda üniversitedeyken Irak yeni savaşların içindeydi. Ortadoğu’dan bahsediyorduk, sürekli kanayan bir yaradan… Medeniyetlerin, petrolün, dinlerin ve ille de savaşların sürekliliğinin olduğu bir coğrafyadan... 


“1970’lerin başında, Batı petrol ambargosuyla mücadele ederken, bizim millileştirilmiş petrol kartelimize petrodolarlar yağıyordu. Irak dinarının değeri yükseldi, çamurdan yapılma evlerden oluşan köyler elektrikle aydınlatıldı, modern okullar, hastaneler mantar gibi yayıldı, Japon arabaları yeni otobanlarda hız yaptı ve biz yaz tatilindeyken ofis binaları yükseldi. Iraklı öğrenciler devlet bursuyla yabancı memleketlere gönderildi ve Saddam’ın sosyalist temelli Baas Partisi cehaletle savaşmak (ve ideolojisini yaymak) için muazzam bir zorunlu okuma yazma seferberliği başlattı. Okuma yazmayı o kadar çok insana o kadar hızlı bir biçimde öğretti ki kalkınmakta olan dünyaya model oluşturarak UNESCO ödülünü aldı. Irak’a inanmanın heba nasıl heba edildiğini ya da annemle babamın kuşağının bu işlerin bir bedeli olmadığına nasıl kandıkları üzerinde de durmamaya çalışacağım.” Sh.16

Yukarıdaki paragrafa anlatılanlara göre, Saddam’ın sosyalist bir partiden ülkesi yararına neler yapabildiğine inanabiliyor musunuz? Taa ki iktadara gelinceye kadar. ’79 da Humeyni bir oyunla gelirken gene ’79 da Saddam iktidarı devralıyordu. Türkiye’de yakın tarihte olan değişim malum. Ve savaş… Halkı sömürerek, tehlike altında olduklarına inandırarak başlatılan savaş!

Zainab Salbi’nin anlattıklarıyla bir döneme, bir dönem iktidarının halkı sömürmesine, ezmesine, yok etmesine tanıklık ediyoruz. Aydın, entelektüel, özgür ve politikadan uzak yaşadığını düşünen kesime kendini zorla kabul ettirerek, ortaya çıkan bir diktatör ve yaptıkları... Öyle çok şey var ki söylenecek, nereden başlanacağını bilemiyor insan. Hayat güzel giderken hep böyle olacağını düşünürüz, olup bitene fazla da dikkat etmeden. Evet katillerin çoğu çocukluğunda, geçmişinde ezilmiş, şiddet, taciz görmüşlerden çıkar. Ama tüm bu olanlar, iktidar ele geçirilince yapılanları açıklar mı? Nasıl bir kandırmadır bu ülkenin refah düzeyi yükselirken birden kafese hatta mezara sokmaya başlamak… Ve nasıl bir ruh halidir, demir parmaklıklar içindeyken bile kuşların çiftleşmesinden tahrik olmak ve çıkınca önüne gelen tüm kadınlara tecavüz etmek, hayatlarını karartmak, nasıl bir erkeklik ispat halidir tüm dünyadaki savaş alanlarına yayılmış!

Genç bir kızın saraylardan birine girerken kapılardaki altın işlemelere bakıp, bunların kadınlardan toplanan altınların eritilerek yapıldığını fark etmesi anı! Ailelerin yalnızca altınlarından öte ruhlarının alınması. Bir diktatörün başardığı en önemli şey bu mudur? İnsanların kişiliklerini yerle bir ederek yaşamalarını sağlamak.
Zeynep, kendi hikayesinden yola çıkarak, ülkesinde olanları, yaşadıklarını büyük bir açık yüreklilikle anlatmış. Anne babasının nedenlerini anlamaya çalışarak, onlarla hesaplaşarak, yaşadığı acıları tedavi etmeye çalışırken içine kapanmak, unutmak yerine, yardım etmeyi seçerek  nasıl büyük fedakarlıklar da bulunduğuna tanıklık ediyoruz satırlar arasında. Birkaç nesil, viraneye dönmüş, işgal edilmiş bir ülke… Dedim ya söylenecek çok şey var ama en iyisi kitap sayfalarına bırakmak kendimizi, dehşet içinde okumak, öğrenmek ve farketmek için …

“Yine kabaran nehre baktım ve Saddam’dan kurtulmuş havayı içime çektim. Martıların kil rengi suyun üzerine bıraktıkları gölgeleri izledim ve bizim yaptığımız seçimlerin hiç de kolay şeyler olmadığını kendime hatırlattım. Amo, balıklara ona ait göllerde yüzmelerini emretmişti. Dicle’yi bir su sızıntısı kadar zayıflatmış, denize açılan kadim sulak alanları kurutmuştu. Seçim yapma zamanı ne zaman gelir? Eski zaman peygamberlerinden Hz Hızır ve Hz İlyas’ın türbesinin yakınlarındaki bir camiden gelen ezan sesini duydum. Nehrin karşı yakasında kayıkçıların yeniden ortaya çıktığı yerde dünyanın en eski üniversitelerinden birini gördüm. Sıkıntılı bir öğleden sonrası gökyüzünün arkasında kara bir dumanın yükseldiğini görebiliyordum. Yeryüzünde kaç şehir ayakta kalabilmek için çırpınırken neredeyse kendi kendilerini parçalayacak kadar çaresizdi? Kaç tanesi bu kadar yaşlı olup henüz doğmamıştı? Dicle’nin taze, nemli kokusu beni çocukluğuma götürdü. Yıllar önce annemin sürmeli gözleriyle balkonda duruşunu hatırladım. Korkunç şeyler oluyor, anne ama Amo gitti. Doğru şeyleri yapmakla yanlış şeyler yapmanın buluştuğu bir ara bölge var. Kadınların artık alçal sesle fısıldaşmak zorunda olmadığı bir bahçe var, biliyorum bunu. Hz Muhammed, asıl memleketiniz gitmek istediğiniz yerdir, bulunduğunu yer değil, demişti.” Sh 278

Arka Kapak

“Babası, Saddam Hüseyin’in kişisel pilotu olduğunda Zainab Salbi (Zeynep Salbi) henüz on bir yaşındaydı. Dünyalar güzeli annesi Aliye, kızına hayatta kalması için gereken her şeyi öğretmişti. Yapmacık bir şekilde gülümsemek, her şeye “evet” demek, etrafında tanık olduğu dehşeti zihnindeki kutularda saklamak. “Hatıralarını silmeyi öğren demişti annesi, “O adam, insanların gözlerini okur.”
Zainab Salbi kitabında tiranlığı aynen gördüğü gibi anlatıyor-ayrıcalıklı bir çocuğun, asi bir ergenin, zorla evlendirilmiş genç bir kızın ve hayatta kalmasını sağlayan sessizliğin üstesinden gelmeye çalışan bir kadının gözlerinden.

Diktatörlüğün Gölgesinde merak uyandırıcı bir arayışın hikayesini anlatıyor. İktidar, korku, erkek baskısı gibi evrensel temaları derinlemesine irdeleyip bir neslin kendinden önce gelenlere yönelttiği “Bunun olmasına nasıl izin verebildiniz?” sorusunun yanıtlarını arıyor.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...