Her sabah
denizle yıkanan o tatlı kayalıkların oyuklarında bir yengeç ailesi yaşarmış. Suyun
içinden yeryüzüne bakarken her şeyi sisler içinde görür, su çekildiğinde gözlerini
kırpıştırır, şaşırır ama hayatlarını daha da güzel sürdürürlermiş. Birgün
şiddetli bir fırtınayla birlikte her daim dost olan deniz onları kilometrelerce
uzaklara savurmuş. Evlerinden uzakta bambaşka bir dünyaymış geldikleri yer. Ama
şükürler olsun hepsi bir aradaymış.
Baba yengeç
önde, anne ve çocuklar arkada birlikte keşfe çıkmışlar bu yepyeni dünyayla
ilgili. Görünürde hiç su kenarı olmaması canlarını sıkmış biraz. Bir ağaç
kavuğu bulmuşlar yan yana, yan yan yürüyerek. Ulu bir ağaçmış bu ve hemen
yanında bir ev varmış. Ama yengeçler ilk defa bir ev gördükleri için çok
şaşırmışlar ve biraz da tedirgin olmuşlar.Camdan dışarı bakmaya çalışan bir
çift gözle karşılaştıklarında biraz rahatlamışlar. İnsan dostlarını daha
önceden tanıyorlarmış çünkü. Birazdan yanlarına iniveren o bir çift gözün
sahibi çömelmiş yanlarına tanışıp sohbete başlamışlar. Küçük kız ilk defa
yengeç görüyormuş, dinlemeye başlamış hikayelerini ve çok üzülmüş. Babasını
çağırmış, onlara yardım edip edemeyeceklerini sormuş. Babası severek kabul
etmiş ve yengeçleri alıp, karlı yolları aşarak deniz kenarına, tarif ettikleri
kayalara götürmüş yani evlerine. Ve böylece başlamış yengeçler ve küçük kız
arasında yıllar süren dostluk…
Sular
altında yani duygu selinde yaşayan yengeçlere dair olmalıydı 20.gün* yazım,
21.günse* dışarıda gördüklerim hakkında olacaktı. İkisini basitçe birleştirmek
istedim. Dünyaya suyun gerisinden biraz bulanık bakan, duyguları fazlasıyla
gelişmiş yengeç için bir de geçenlerde denediğim çorbayı yayınlamak istiyorum.
Evdeki balkabağının yanına sütçümüzüm getirdiği kocaman (üstelik ayıklanmamış)
kabak eklenince balkabağı çorbası yapayım dedim. Bizim evin kızları kıremalı
lezzetlerden pek hazetmiyorlar. Arada bir belki ama nadir, dolayısıyla çorbalar genelde sebze karışımı olarak soframıza geliyor. En son balkabağı çorbası tariflerim burada ve burada. İkisi de karışım, benziyorlar birbirlerine dolapta ne varsa usulüne uygun olarak. Bu sefer soğanlı ve kuşbaşı etli yaptım. Hoş oldu,
anacığıma göre belki biraz limon terbiyesi de olabilirdi ama öylece içtik
severek.
*Gün 20. Burcunuzun özellikleriyle bir karakter
veya bir dünya yaratın.
Gün 21. Dışarı çıkın ve dışarıda gördükleriniz hakkında yazın
Zencefil ve
Kuşbaşı Etli Balkabağı Çorbası
150 gr çok ufak
doğranmış kuşbaşı et
1 adet soğan
1-2 çorba
kaşığı sıvıyağ
1kg kadar
ayıklanıp ufakça doğranmış balkabağı
1 çay kaşığı
toz zencefil
Tuz
Pulbiber
Etler yağda iyice
çevrilir. Altı çok kısılarak pişmeye bırakılır. Genelde kendi suyunu bırakıyor
ve çok güzel pişiyor ama gerekirse yarım bardak sıcak su eklenebilir. Etler
tencerenin içinden bir tabağa alınarak küp küp yemeklik doğranmış soğan eklenir.
İyice çevrilir. Ufak kesilmiş kapaklar da eklenerek biraz çevrilir. Kapak
kapatılır. Kısık ateşte pişmeye bırakılır. Güzelce suyunu bıraktıktan sonra 3-4
su bardağı sıcak su eklenir. Robottan geçirilerek pürüzsüz hale getirilir. Bir
kenara ayrılan etler, zencefil ve tuz eklenir. Birkaç taşım kaynatılarak servis
edilir.
sevgili mine,
YanıtlaSilgünaydın canım. yorumunu yayınlayacağım derken sildim yanlışlıkla:( kusura bakma nolur.
şimdiden yeni yılın mutluluk getirmesini diliyorum sana ve sevgili ailene. çok okumalı, çok gezmeli, bol bol yeni tarifli güzel bir yıl olsun;)
sağlık mutluluk sevgiler teşekkürler
SilEllerine sağlık benim de elimde şu an kabak var bu şekilde çorbası harika bir fikir olacak sevgiler...
YanıtlaSildolapta ne varsa çorbalar iyi oluyor )
SilEllerine sağlık. Kabak çorbası bizde sevilmedi, sevilmiyor.
YanıtlaSilDaha sobayı yakmamış anne
artık ordan burdan karıştırıp yapıyorum çorbayı , evde fazla olunca hep tatlısı olmuyor ...
Silsoba için kolay gelsin bu arada ...