Öyle bir ülke ki değil gitmek,
bahsetmek bile ateşten gömlek gibi… Ne oldu, nasıl olduysa usul usul aklıma
girip çağırdığında, bu çağrıya kayıtsız kalamayıp yola düşmeye
hazırlanınca başladı herşey…
Bir yandan heyecanla gideceğimi
anlatırken diğer yandan hep aynı tepkiyi alıyordum “ Ne yapacaksın, ne işin var
orada?” Bu sözlere son iki güne yani
hicap alışverişine kadar kulak asmamıştım açıkçası, nedense o iki gün çok, çok
fazla endişeyle geçti.
İran’a dair okuduğum kitaplar üç
hemcinsime aitti. Biri azmiyle hayranlık uyandıran bir vatandaşım, diğeri genç
yaşında Avrupa’da yeni bir hayat kurmak zorunda kalmış bir yaşıtım, bir
diğeriyse ülkesinin önde gelen entelektüellerinden biriyken devrimi desteklemiş
ve sonrasında olan onca şeye rağmen ülkesinde kalabilmeyi başarmış nefis
kadınlardan biri. Şafak Pavey, Marjane Satrapi ve Şirin Ebadi… Onca acı, onca travma,
ayrılık, savaş, yıkım, ölüm… Sahi “Ne işim vardı" benim İran’da!
Ve işte bu yazıyı çok güzel geçen
bir gezinin ardından yazıyorum. Döndükten sonra bu kadar merak edilen, sorulan
başka bir yere gitmemiştim sanırım. Ve cevaplara gelince, evet turistlere
müsamaları yok, kapanıyorsunuz ülkeye girerken, hatta bir iki kutsal mekana
girerken çarşaf yani çador giyiyorsunuz. Evet toplumsal hayatta bir dolu kısıtlama var.
Beni çok şaşırtan, düşündüren hatta bazen içten içe karşılaştırmalar yaptığım
bir dolu başka şeyle birlikte… Ve evet bir
değişim var orada, buradan çok korktuğumuz o ülkede bunu o kadar bariz
görebiliyorsunuz ki acaba birkaç sene sonra nasıl olacak diye merakla sormadan
edemiyorsunuz!
İlk durağımız Doğan Güneşin
Ülkesi anlamına gelen Horasan eyaletinin başkenti Meşhed. Havaalanından itibaren dikkatimi çeken tek şey kadınların
giyimi! İlk gün olmasının etkisiyle de cümlelerim “aaa dizüstünde bile değil bu
kazak, üstündeki mont ne küçük, saçlarının yarısı açık, hadi canım”
şeklindeydi. Kaç gündür kabusum olan şeye gittikçe abartarak şaşırıyordum,
sonra alıştım tabii. Tabii ki çarşaflı kadınlar da vardı ama kapısında “we love
hicap” yazan oteldeki ilk izlenimim buydu. Ah bir de yukarıdaki gibi tablolar
otelin lobisinde, satılık ibareleriyle! (Lütfen fotonun üzerine tıklayıp bakar mısınız tabloya, benim kadar şaşıracak mısınız merak ediyorum )
“Şehit edilme yeri” anlamına
gelen Meşhed her yıl 100.000 den fazla hacının ziyaret ettiği önemli bir dinsel
ve siyasal merkez. Şii mezhebinin On İki İmam’ından sekizincisi olan İmam Rıza’nın
burada şehit edilmesiyle adını almış. İmam Rıza, Harun Reşit için yaptırılan
türbenin yanına gömülmüş. Yüzyıllar içerisinde saldırılara uğrasa da devamlı
onarılmış, yeni ilavelerle genişlemiş. Meşhed’in kaderinin bu türbeye bağlı
olarak geliştiği söyleniyor.
İlk durağımız Astan Kuds'a (Estan-ı Gods Rezavi Külliyesi) ancak çadorla girilebiliyor. Tam namaz vakti olduğu için avluda halılar yayılmış, namaza durulmak
üzere, namazdan sonra kadınların halılar üzerinde kalarak sohbet etmeleri çok
hoş bir görüntü veriyor.Evet hepsinin çadorları siyah. Burada fotoğraf çekmek yasak ama cep telefonunu içeri
sokabildiğiniz için çekilebiliyor. İmam Rıza türbesine doğru girdiğimizde çok
kalabalık, kendilerinden geçip demirlere tutunan, secdeye varan, kenarlarda
dualar okuyan çok kadın var. Yanlış hatırlamıyorsam aynalarla ilk burada
karşılaşıyorum.Ve ilk ve tek olarak kenardan çıkmış saçım burada düzeltiliyor.
Yok, yetkili biri tarafından değil. Onun dışında sürekli gülümseyenler ve
nereden olduğumuzu soranlar var. Yabancı olduğumuz belli üzerimizde açık renk çarşaflar
var çünkü. Daha sonra nefis kapı ve halı müzelerini de geziyoruz. Burası ve daha sonra gezeceğimiz çadorla
girilmesi zorunlu olan bir yerde daha dikkatimi çeken kütüphane olması. Altın
türbe ve altın minareler fotoğraf için iyi malzeme olabilirlerdi ama yapacak bir
şey yok! İnat etmeyip yeni nesil cep telefonlarından almalı artık.
Unutmadan, bir üst fotoğraftaki taşlardan her cami kenarında var. Namaz kılarken secdede alnınızı değdirmeniz
için.
Meşhed şandiziyle ünlü. Bugüne
kadar yediğim en güzel terbiye edilmiş kuzu pirzolanın adı şandiz. Tüm gezi
boyunca aklımdaydı desem eminim kimse şaşırmaz…
Meşhed’ten sonra sırada Tus şehri
var. Şahname yazarı Firdevsi burada doğmuş. Daha önce sadece adını duyduğum
Şahname’nin İran halkı için çok önemli bir yeri var. Öyle ki Firdevsi’nin
mezarı müzeleştirilmiş.
73 kiloluk orijinal el yazması
mevcut olan müzenin duvarlarında kitaptan yapılan canlandırmalar var. Ve akşam
saati olmasına rağmen insanların gelip gezmesi, fotoğraf çektirmesi değişik
geldi. Tamam İran halkı için çok önemli ama ne bileyim yazar sonuçta! Doğru
anlaşılmak için aynı şey Sadi’nin ve Hafız’ın türbeleri için de geçerli
olduğunu söylemek istiyorum.
Rusya’nın soğuk savaş döneminde
batıya kapalı kaldığı için kültür düzeyinin yüksek kaldığı söylenir ya. Hani
operadan, klasik müziğe, baleye, edebiyata gittikçe güçlenmiş, popüler kültürden
uzak kalmıştı. İran’da ambargo desem değil, nispeten kısa sürede olan bir şey bu
çünkü. İslam Cumhuriyeti her şeyi yasakladığı
için edebiyata sahip çıkmışlar desem değil. Mesela burası 1979dan önce
yapılmış. Neyse aklımda öylesine kalsın en iyisi bu soru da…
Öte yandan İran ve Türkiye, yakın dönemde hemen hemen aynı tarihlerde değişikliklerin olduğu iki ülke. Mesela '23'te Türkiye'de Cumhuriyet ilan edilmiş, '25'te Pehlevi'ler gelmiş. '79'da İslam Cumhuriyeti kurulmuş İran'da, Türkiye'de '80'de darbe olmuş. Selçuklu Devleti bambaşka bir konu. Evet kafam biraz karışık İran günlüğümü yazmaya yeni başladım. 10 günlük bir geziyi yazmak gerçekten çok zormuş. Barış ve sevgi dolu günlerde, yeni yazılarda görüşmek dileğiyle...
YanıtlaSilAaa görünmüyordun demek bundanmış. Gitmek isteyeceğimi sanmıyorum ben de. Ama gidenin izlenimlerini okumak güzel
teşekkür ederim, son birkaç yıldır gitmeyi çok istedim, bir şekilde nedenler üst üste bindi tavsiye ederim gerisini facede yazdım zaten
SilMüthişsin,seninle gezdim.
YanıtlaSilteşekkür ederim, teyzelerin bi tanesi senin yorumun mu bilemedim ?
SilGünaydın sabırsızlıkla 2,3, ve 20 yi bekliyorum kitaplarda kesin edeceğim ellerine sağlık
YanıtlaSilyazarken zorlanmam ama diyorum ya biraz ateşten gömlek işte zorluyor : ) yok ben 3 en fazla 4 'te bırakayım : ) sana özel anlatırım olmadı : )
Siloluuur.
SilHevesli anne
İran'ın izinden gidiyoruz artık.
YanıtlaSilBence her ülke her kültür gezilmeli. Gezmek, görmek , şahit olmak. Çok şanslısın.
teşekkürler, gezen daha çok biliyor ...
SilGörmek isteyip cesaret edemediğim bir ülke üniversite arkadaşlarım vardı İrandan ama o günden bu güne çok şey değişti orada kalemine sağlık adaşım sevgiler...
YanıtlaSilteşekkür ederim, yapılarıyla büyülüyor
Siliyi yapmışsın Mine'cim, keyifli yeni yolculuklara..Güner
YanıtlaSilolsun olsun yenileri de sırada olsun bir güzel, sağlıkla birlikte tabii : )
Silaaa evet senin de bir Samsun'a gelme borcun vardı değil mi : )P
SilBen de cok merak ediyordum. Cok sevdigim bir iranli arkadasim var, memleketini görmek güzel.
YanıtlaSilöyle bir arkadaş rehberliğinde gidebilmek çok keyifli olsa gerek, tavsiye ederim
Silmerakla takipteyim..
YanıtlaSilteşekkür ederim
SilYazı seri halinde olacak sanırım, merakla bekliyorum bende devamını.:) Bir dönem İranlı bir erkek arkadaşım olmuştu, o namaz kılarken bir taş olduğundan bahsetmişti ama onu hep farklı hayal etmiştim, demek böyle bir şeymiş.:)
YanıtlaSilhayal etmeyi seviyoruz : ) ufak taşlar var herbirinin üzerinde farklı şeyler yazan benimkinin üzerinde Allah yazıyor dendi
Silbende devamını beklemektyeim yazının:)
YanıtlaSilteşekkür ederim umarım beğenirsin
SilŞafak Pavey son zamanlarda dikkatimi çeken bir kadın.
YanıtlaSilİlk önce ben de araştırıp okuyup gitmek istiyorum.
öyle bir istek uyandı sayende içimde.
çok teşekkürler Mine
azmiyle örnek bir kadın
SilCanım yüreğine sağlık gitmiş kadar oldum harikasın,sevgiler...
YanıtlaSilteşekkür ederim
Silters oldu biraz, sondan başlayıp günlüğün ilk sayfasına geldim ama heyecanımdan birşey kaybetmedim.
YanıtlaSilİmrendim alışılmışın dışına çıkmana. Çekici ve çarpıcı fotoların ve gezi notlarını paylaştığın için teşekkürler
ne hoş bir yorum çok teşekkür ederim devamını da okuman dileklerimle...
Silvalla ilk görünce ben de ne işin var orda diye düşündüm. aşşalara inip ilk yazından başladım okumaya şimdi. sırayla okuyayım!
YanıtlaSilkeyifle okuman dileklerimle
SilMine hanim evet iste o zaman bu zaman,bende sizi okumaya yeni baslayabildim!
YanıtlaSilAslinda ilk okudugumda Iran kelimesi bile beni ürkütmüstü,nedeni tabiki önyargilar,asiri tutumlari v.s.,hem eskiden izledigim bir filmden kalma bir fobiydi acikcasi.
Simdi ise ilk kez bir Iran gezisi günlügü okumaktayim,saskinim evet ama merakla devam edicem,gezi yazilarini cok seviyorum, beni alip oralara götürmesi cok hos,ayrica sizinde öyle ünlü yazarlarin dogdugu yerleri görmeniz,oralarda bulunmaniz cok hos birsey,bende isterim birgün insallah...
ne güzel ne tatlısınız teşekkür ederim okuduğunuz yorum yaptığınız için sevgiler
Sil