30 Temmuz 2016 Cumartesi

Sokrates'in Savunması - Platon

Sadece konuştuğu için mahkum edilen bir adam Sokrates, baldıran zehri içerek öldürülüyor ya da idam ediliyor artık ne derseniz. Dinler Tarihi’nde bebek adımlarıyla ilerleyen benim için bu kitap bulunmaz bir nimet gibiydi. Yıllarca neden Platon okumadığıma hayıflandığım dönemlerdeyim. Devlet’le başladığım serime Sokrates’in Savunması ile devam ediyorum, sürekli zihin jimnastiği haliyle… Dindarlık üzerine, savunma, yapılması gereken ve ruh bölümleri 2500 yıl öncesinden bugüne pek de bir şey değişmediğini gösteriyor bir yandan da öğrenilecek ne çok şey var diye düşünüyor insan…


Gökyüzünü, yeraltını araştıran, güzel konuşma sanatını geliştirerek her şeyi tartışmaya açan Sokrates tanrıtanımaz olarak yaftalanıyor. Oysa ifadelerinden anladığımız bambaşka, gene de öldürülüyor. Ölmeden önce kaçması, düşüncelerini ifade etmeye devam etmesi, çocuklarının geleceğini garanti alması adına önerilerde bulunuyor onu çok seven arkadaşları. İnandığı değerlere sonuna kadar sahip çıkması, vatan, dürüstlük, çocuklarıyla ilgili açıklamalar yapıyor Sokrates.

Ve sonunda öleceği gün geliyor. Onunla sohbete doyamayan arkadaşları çevresini sarıyor. Hangimiz ölmeden önce ruh ve beden hakkında konuşabiliriz bilmiyorum. Sevdiklerini kaybedenler için bu konu kimi zaman tabu ya da yaşarken ruh ve bedenin bir gün ayrılacağını konusunu düşünmek bile istemiyoruz çoğu zaman… Ruhun bedenden önce varlığı, bedenden ayrıldıktan sonra da yaşayacağı konusunda nefis açıklamalar yapıyor. Öyle ki diyalektik materyalizmden, karmaya, hak dinlerden, vatan sevgisine, etik değerlere gidip geliyor insan… 2500 yıl öncesinden bahsediyoruz…

“Bana kalırsa Atinalılar bir insanın bilge olup olmadığını önemseme, yeter ki o insan bilgeliğini başkasına aktarmasın. Ama bir insanın birilerini bilge yapma yetisine sahip olduğunu düşünürlerse, senin de söylediğin gibi, kıskançlıktan ya da herhangi başka bir nedenden ötürü büyük öfkeye kapılırlar.”Sh5

“Her acı ve her mutluluk, bir çivi gibi ruhu bedene çiviler, onu bedene yapıştırarak maddi özellikler kazanmasını sağlar ve bedenin doğru saydığı şeyleri kendisinin de doğru saymasına neden olur. Bedenin değer yargılarını sahiplenerek onunla aynı şeyleri sevmeye başladığından bedenle aynı alışlanlıklara, aynı hayat tarzına sahip olur ve Hades’e hiçbir zaman arınmış halde gidemez. Ruh, terk ettiği bedenle kirlenmiştir, hemen başka bir bedene girer ve ekilmiş bir tohum gibi orada kök salar. Bu yüzden ilahi, arınmış ve değişmeyenle bir araya gelme imkanını bulamaz.”Sh127

Arka Kapak;

“Platon (MÖ yaklaşık 428-MÖ yaklaşık 348): Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu ve hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla felsefeyi yazıya en iyi aktarmış ustalardan biridir. Bu kitapta birbirini tamamlayan dört diyalog yer almaktadır. İlk diyalog olan Euthyphron’da yargılanışının öncesini anlatır ve dinsizlikle suçlanan Sokrates’in Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır. Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın saygı duyması gereken ilkeler tartışılır. Platon’un en şiirsel eserlerinden biri olan Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki düşünceleri yansıtılmaktadır.


Ari Çokona (1957): İstanbul’un Fener semtinde doğdu. İTÜ’den Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun olduktan sonra bir süre boya sanayinde çalıştı. Halen özel bir lisede kimya öğretmenidir. Antik ve çağdaş Yunancadan Türkçeye edebiyat, tarih ve felsefe çevirileri yapmaktadır. Ayrıca İstanbul ve Anadolu Rumlarının tarih ve edebiyatına ilişkin çalışmalar yürütmekte, kitaplar yazmaktadır. Türkiye ve Yunanistan’ın çeşitli edebiyat dergilerinde makale, şiir ve öyküleri yayınlanmıştır.”

2 yorum:

  1. Merhaba.
    Güzel paylaşımlarınızı takip etmek istedim ama buton yok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o butonu bilmiyorum desem... instagramda ya da facebookta da varım, beklerim Sevgilerimle...

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...