Geçmişle baş etmek, geçmişi
yazabilmek olgunluk, demlenmişlik ister. Hele Mungan gibi bir yaşamınız varsa.
Kiminin kaçtığı, kiminin sığındığı, bambaşka diyarlar, evler, bambaşka aileler,
birbirini koruyup kolaçan edenler, birbirinden uzakta yaşanan hayatlar. Ve bir
şekilde kan bağının yayıldığı ailelerde çocuk olmak. Sizden saklananlarla yüzleşmek.
Dışavurumsa bambaşka olabiliyor. Kimi yazmalı, yazıyor da, Mungan gibi. Okurken
bu adam yazmasaymış delirirmiş dediğim anlar oldu.
“Yaşananları gönül doğruluğuyla
anlatabilmem için öncelikle affetmeyi öğrenmem gerekiyordu; bunun huzurunu
duyarak başına çökeceğim masada gerisi yalnızca yazma yeteneğim, dil ve biçim
arayışlarımla benim aramdaki bir mesele olmalıydı, vicdanımla değil.
Geçmişin çelişkilerini,
açmazlarını, soğukluklarını, hayalkırıklığı, nefret ya da sevgisini sorgulamaya
başlamakla gelişen süreçten arınarak çıkmak kolay değildir. Zamanı dinleyip
yaşamı tartmaktan, içini onarmaktan, eski hesapları kapatmayı bilmek gibi nice
zahmetli konaklamadan geçer bunun yolu. Yılların terbiyesinden geçmemiş yalancı
bir olgunluktan söz etmiyorum burada. Yükünü hafifletmeyi bilmiş, bir
erişkinlik hali anlatmaya çalıştığım. Ne de olsa olgunlaşmak büyümekten daha
fazla zaman alır. Bir zamanlar duyduğunuz kızgınlık size artık bir başkasının
öfkesiymiş gibi gelmeye başladığında kazandığınız bir özgürlüktür bu… “Sh 13-14
Bu cümleler o kadar kıymetli ki
benim için. Hele de bir şekilde kan bağımın olduğu insanlarla ilgili affetme düşünceleri
çokça dolaşırken aklımda. Evet belki bir gün “zamanı dinleyip, yaşamı
tartacağım, içini onaracağım.” Kimbilir, belki de eski hesapları kapatmayı
öğrenip, affedebileceğim. Kimbilir… İçimi sağaltmak için belki biraz daha
zaman.
“Kanımıza karışan bazı anların
zehrinden, ruhumuzda bıraktığı tortudan onları yazıyla sağaltarak
kurtulabileceğini düşünür; eli kalem, dili söz tuttukça kelimelere yaslanarak
geçmişi kendisi için sadeleştirmeye çalışır.” Sh.16
Şairin Romanı ve Harita Metod’u
okurken çok sevdiğim yazarın hınzır yönüyle tanışmak başka bir heyecan veriyor.
Hayatının rüzgarına kendimi kaptırıp okurken iz sürdürmesine bayılıyorum.
Defalarca, bu kitabı da birlikte okuduğumuz canım okuma arkadaşım Necla’yı
aramak istiyorum; “vs olaydan bahsediyor sürekli, nerede anlatmıştı? Atlamış
olabilir miyim?” diye. Oysa anlatmamış, belki de kitap sonuna kadar
anlatmayacak. Ve bir anda en doğal şeymiş gibi karşımıza çıkarıverecek. Öyle
kalıvereceğiz bizler de, tek kelime edemeden, bakakalacağız sayfalara.
Bir kitabı birlikte okumanın en
güzel yanları, aynı satırlarda aynı şeyleri düşünen biriyle konuşabilmek, merak
etmek, heyecanlanmak galiba. Öte yandan zaman zaman gidip gördüğüm, tanımaya
çalıştığım bu muhteşem coğrafyanın anlattıkları bambaşka olabiliyor. Satıraralarına
sıkıştırılmışlar, Mungan hınzırlığıyla. Bir kitabını bitirmişken aklımda tek
cümle “yine yazsın yine okuyalım”…
Nezle ve baş ağrısı tavan yapmış
iki gündür yatırırken, çoktandır bitirmiş olduğum bu kitabı araya zaman
girmeden yazmak istedim işte. Ah bu zaman, yaş aldıkça mı dert oluyor,
düşünülüyor daha çok hakkında…
Arka Kapak
“Geçmişi yalnızca ondan bir şey
inşa edecekseniz anmalısınız,”demiş eski ustalardan biri Ben kendi payıma
geçmişimden bunu yapmaya çalıştığımı söyleyebilirim.
Ömrünün yıllarla ölçülen süresi “kaç
ortalı” olursa olsun, yaşamı boyunca kendine çizdiği yol haritasını izleyerek
bıkmadan usanmadan ders çalışan, elinden kolundan, kucağından defter, kitap,
kalem eksik olmayan “bir çocuğun” anılarını yazdığı kitaba Harita Metod Defteri
adının yakışacağını düşündüm. Umarım okunması, yaşanmasından daha güzel bir
hayatın kitabı olmuştur.”
– Murathan Mungan
Ah zaman...
YanıtlaSilZaman yetmiyor okumalara paylaşmalara. Ne çok okunacak, üzerinde konuşulacak kitap var. Okuduklarımızdan etkilenip içimizi sağaltacağımız yaralarımız var. Alınacak keyifler, yaşanacak duygular, kaybolunacak gizemler, düşünülecek fikirler var. Ah zaman...
ah zaman :) yeni yılda daha çok zaman daha çok kitapla gelen mutluluk olsun inşallah :)
Sil