27 Ağustos 2015 Perşembe

Bostan - Sadi



Tek tipleşen bir dünyada, global bir köy olma yolunda gittiğimizi düşünsek de mesafeleri aşmak bürokrasi ya da maddi engellere takılabiliyor. Yani bundan yüzlerce yıl öncesinde güvenliği sağlanmış bir kervanla ülkeler aşmak belki daha kolay. Ya da heybesini alan bir gezginin yollara düşmesi, bir ülkeden diğerine gitmesi, buralarda Tanrı misafiri olması hiç de şaşırtıcı gelmiyor.

Hele bir de Moğollar gibi önünde insan yığınlarını sürüklerken yakıp yıkan bir topluluk varsa mecburi göçler kaçınılmaz olmuş. Moğollar olmasa Mevlana, babasıyla Afganistan’ın Belh şehrinden kalkıp Anadolu’ya gelir miydi bilinmez? Hal böyleyken topluluklar harmanlanmış, gelenekleri birbirine karışmış bambaşka sentezler ortaya çıkabilmiş. İnsanlar acı ve yokluk içindeyken manevi değerlere daha çok sarılmış.

Sadi yıllar boyunca, bazen zorunlu bazen eğitim için gezdiği ülkelerde yaşadıklarını, süzgecinden geçenleri yazmış Bostan’da. Yönetimden sabra, zalimlerden yoksullara, kanaattan şükre kadar pek çok konuya dair ufak hikayeler anlatmış. Okurken yazılanların saflığı hoşunuza gidiyor, ne kadar uygulayabilirsiniz serbest piyasa ekonomisinin hakim olduğu bir dünyada diye geçiyor aklınızdan. Öte yandan o dönemin korkunç şartlarını da düşünmeden edemiyorsunuz. Galiba önemli olan iyi insan olabilmek, herkes kendi için bunu yapabilirse dünya güzelleşir belki de …

Sadi’nin mezarı Şiraz’da.. İran’da popüler kültürün egemenliği arttığında nasıl olur bilmiyorum ama şimdilerde halkın yoğun bir şekilde ziyaret ettiği kabirlerden…  

Arka Kapak;

Daha hayatta iken büyük bir şöhret kazanan Sadi, ömrünün üçte birini ilim tahsiliyle, bir o kadarını da seyahatlerde geçirmiştir. Sadi, bu seyahatlerinde zamanın en büyük bilginleriyle ve mutasavvıflarıyla tanışmış, onlarla sohbet etmiş, bilgi ve görüşünü genişletmiştir. Ömrünün geriye kalan kısmında da köşesine çekilerek kazandığı deneyimleri yazıya geçirip insanların yararına sunmuştur. Yirmiye yakın kitabı olan Sadi’nin eserleri içerisinde en çok bilinip okunanlardan birisi de şüphesiz Bostan…


Sadi, Bostan’da adalet, aşk, ihsan, muhabbet, rıza, kanaat, şükür, tövbe gibi eskimeyen insani değerleri hikayeler içinde işliyor… Binyıl geçse de bu hikayeler hala merakla okunuyor ve insan hafızasında yer ediyor. 

4 yorum:

  1. Hımmm, hiç tanımıyorum. Çok hoş.
    Dur bakalım benim önümde ne yollar açacak.
    Sağol.

    Bu aralar kitap konusunda hep şaşıran anne

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadi Bostan'ı Mesnevi'den önce yazmış. İran'ın tasavvuf erbabından...

      Sil
  2. Ne kadar doğru diyorsun, önemli olan iyi insan olmak. "İyi" olmayı koşullara bağlamadan olabildiğince "iyi" olmaya çalışmak. Dünyayı değiştirecek kadar çoğalmasak da en azından kendi iç hesaplaşmamızda başımızın dik olacağı birşeyler olur.
    Sevgili Mine, senin İran gezi notlarını okuduktan sonra benim için ilgi çekici bir ülke oldu İran. Tembellik edip kitap okumasam da, İran'ı anlatan belgeselleri, hatta orada geçen yemek programlarını ilgiyle izliyorum, bir yandan senin anlatımlarını hatırlıyorum.
    Kitap okumasam da dedim ama içinde İran olduğu için hiç de alıp okumayı düşünmediğim Nar Ağacı kitabını okudum bu yıl.
    Bostan hakkındaki yazın ise babamın sesini getirdi kulaklarıma. Çocuktum tabi o zamanlar. Babamın bize Bostan ve Gülistan'dan parçalar okuduğunu hatırlıyorum. Ne ilginç kendim alıp okumayı düşünmemişim bu yaşıma kadar. Ta ki yazını okuyana kadar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. babanızdan gelenleri duymak hoşuma gidiyor... Bostan ve Gülistan çocuklara okunası kitaplar gerçekten...

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...