Van Gölü Havzası gezimizi Van’dan
başlatıp, göl çevresinde tam bir tur atarak gene Van’da bitirdik. Bu sırada
gölün iki yanını da gördüğümüz için karşılaştırma fırsatımız da oldu. Van
tarafında şehirleşme gölden biraz daha uzakta. Belki su seviyesinin sürekli
değişmesiyle alakalıdır. Ama özellikle Ahlat
civarındaki sahile bayıldım. Turistlerin keşfetmediği bir yer, bahçeli evleri, kümbetler,
mezarlık, çok hoşuma gitti. Ve tabii tarihin izlerinde yürümenin de keyfi
bambaşka.
Bitlis yeşil bir vadide, kalabildiği kadar taş binalar var. Büryancıda öğle yemeğimizi yedik. Perde pilavı
ve büryanı komşu Siirt’le duymuş olsam da, Van’daki nefis perde pilavı ve Bitlis’teki
büryan çok güzeldi.
Bitlis’in tarihçesi değişik zamanlara
dayandırılıyor, 5000 yıl, 7000 yıl öncesi gibi. Yukarıda da söylediğim gibi bu
gezide tarihin izlerinde yürümek hoşuma gidiyor. Ama şehrin merkezinde pek
kadın göremiyoruz. Belki öğle vakti olduğu için her yanda erkekler var. Merkez
Külliyesi’ni geziyoruz. Girişteki mukarnas, içerideki detaylar sade ve hoş. Yolda
bir kervansarayda fotoğraf için duraklayıp kırater göllerine doğru yola devam ediyoruz.
Hava yağmurlu buraya kadar
gelmişken gölleri görmeden gitmek olmaz. Görürüz görmesine de rahatça fotoğraf
çekebilmek de önemli en azından benim için. Minibüsümüzde internetten hava
durumu kontrolü yapılıyor. Birazdan açacakmış,
hoşumuza gidiyor.
Yol boyunca koyun sürüleri
görüyoruz. Hergün aşağı inip çıkmaları biraz zor gözüküyor. Hepsi bir süre
burada kalıyormuş. Başlarında çobanları, sığınak olan araçlar da var etrafta.
Yolda durduğumuzda bazı
yaramazlar aracın altına hücum etti. Şöförümüz ve çoban zorla çıkarttılar. Çok
şekerdi hepsi.
Birazdan nefis bir manzaraya ulaşıyoruz. İki gölü, sonbahar renklerine sahip
ağaçları izlerken arkadaki mağara benzeri girişten duman çıktığını fark
ediyoruz. Sıcak… Aşağıdaki küçük göl de sıcak olanı. İlerideki ise soğuk göl…
Birkaç göl daha var sanırım, sayılarını tam olarak bilmiyorum.
Geçenlerde 3 uğurböceğini yan
yana görüp şaşırınca, krater göllerinde binlercesini birlikte görürsün
demişlerdi. Nerede olduklarını sordum. Hava yağmurlu olduğu için fazla olmasalar
da gördüklerim yetti.
İki gölün yan tarafında çay
içilebilecek bir yer olması güzel, derme çatma olması daha da güzel. Ama yolda
ilerlerken çöp yığınları görmek insanı üzüyor. Buraya turistik tesis
yapılıyormuş. Çöp yığınlarından sonra sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim
açıkcası. Ama yöreyi geliştirecektir ve umarım o nefis doğa korunabilir.
Bazı mezarların başlarında
açıklamalar var. Bu aile Meleke Hatun’un mezarı başında dua ediyordu.
Mezar taşlarında kapılar, ejderha
başları, yıldız gibi süslemelerle birlikte “Ayet’el Kürsi, İhlas Suresi gibi ayetler
de yer alıyormuş.
Bugüne kadar gelebilen Ahlat
taşlarından yapılmış mezartaşlarıyla bu kocaman mezarlık Dünya Kültürel ve
Doğal Miras Endikatif (Geçici) listesine Doğu Anadolu Bölgesinin Van Gölü
kıyısında yer alan Selçuklu kenti Ahlat tarihi yerleşimi ve mezar taşları,
Selçuklu dönemi taş işçiliği, inanışlar ve yaşam biçiminin örneği olarak
alınmış. Umarım korunabilir.
Ahlat
çevresinde irili ufaklı kümbetler görüyoruz. Öyleki bahçeler arasında yürürken
neredeyse adım başı bir kümbet var. Ahlat’ın Ortaçağın önemli bilim ve sanat
merkezlerinden olduğunu ve İslam dünyasının Kubbet-ül İslam adıyla anılan üç
büyük kentinden (Belh, Buhara, Ahlat) biri olduğunu öğreniyorum. Tarihi
dokusuyla, kıyısıyla çok hoş bir yer.
Mezarlığın yanındaki müzedeki eserler
görülmeye değer. O döneme dair cımbız görmek gülümsetenlerdendi.
Kısa bir süre sonra taşınacağı
söyleniyor müzenin, daha büyük bir yere. Yeni binası bitmiş hadi hayırlısı.
Adilcevazda
sahildeki çay bahçesinde çay molasından sonra verelini Muradiye şelalesi. Pazar
günü olması dolayısıyla epey kalabalık. Hoş bir yemekten sonra Van’a doğru yola
çıkıyoruz
Çok teşekkürler Sevgili Mine. Çok iyi bir rehbersin.
YanıtlaSilbu yorum senden gelince daha bir güzelleşiyor teşekkür ederim
SilMerhaba.;
YanıtlaSilSizleri .com sitesine geçirmek ve özel tasarım sağlamak için özel teklifimizi dinlemek istiyorsanız cagkan.sezgin@trustlayer.com.tr adresine mail atabilirsiniz.
Alacağınız hizmet faturalı ve en uygun fiyatlar ile olacaktır.
Saygılarımla
Beni eski günlere götürdünüz. Hem askerliğimi Tatvan'da yaparken gezmiştim, sonra da bir turist gurubunu gezdirmiştim. Bu arada dünyanın en ünlü bastonlarının Ahlat'ta yapıldığı söylenirdi. Teşekkürler bu güzel paylaşım için.
YanıtlaSilevet Selçuklu mezarlığının yanındaydı sanırım bir bastoncu vardı...
Sil