Sürekli aydınlığın algı kaymasına
yol açtığı, neredeyse bitmeyen gündüzlerde hissettiklerimle ilgiliyim daha çok.
Beyaz gecelerdeyim… Yıllar sonra tekrar elime aldığım Dostoyevski’nin romanı,
bir tur adı olarak çağırınca karşılık vermeden durabilir miydim? Bu sefer yönüm
kuzeye doğru…
Uçak penceresinden görebildiğim
geniş bir alana yayılan parça parça yerleşim alanları ve devasa ormanlar. Yeni
gelişen bir şehir gibi geliyor biran. Oysa M o s k o v a ’nın üzerinden aşağıya
doğru süzülüyoruz.
Soğuk savaşın titreten ülkesinde
insanlarla ilgili ilk izlenimim havaalanından, kesinlikle acele etmiyorlar. Siz
turistmişsiniz, o ülkeye para kazandırıyormuşsunuz, hiç önemi yok. Bir gözünüz
açılmamış gişelerde, pasaportunuzu damgalatmak için bekliyorsunuz. Bir de
vizeyle girseydim, ucuz atlatmışım gibi şeyler geçiyor aklımdan gülümsüyorum. (Tüm tur boyunca belirgin bir şekilde
yaşanacak bu durum, henüz farkında değilim.)
Ve işte sonunda otobüsümüzdeyiz, devasa
yollarda. İlk gün bir heves Kızıl Meydan’a doğru yol alıyoruz. Yolların
genişliği trafik sıkışıklığına çözüm değil. İşte Rusya’yla ilgili bir başka
bilgi; arabalar çok ucuz, evlerin fiyatlarıysa astronomik rakamlara varıyor. Hatta
Kızıl Meydan civarında ufacık bir yeri olanlar satıp kira geliriyle rahatlıkla
geçinebiliyorlarmış.
O güne kadar ismini bile bilmiyordum
desem, soğan kubbeleriyle, rengarenk haliyle Rusya’nın simgelerinden benim için
oysa; Aziz Vasili Katedrali. Katedralle aramızda nispeten dar sayılacak bir yol
var. Türkiye’de iki dakikada karşıya geçilebilecek bir yer yani. Ama rehberimiz
yer altı geçidini kullanmamız gerektiğini söylüyor. Gezimiz boyunca sıklıkla
göreceğimiz uzun limuzinler ve gelinler de var çevremizde. Gelinler, damatlar
ailelerle fotoğraf çektirmeye gelmişler. Ve hepsi geçidi kullanıyor. Değişik
geldi biran, o topuklularla epey bir dolanmış oluyorsunuz işte. İster istemez
Türkiye’ye gel git oluyor akılda elde değil.
Aziz Vassily Katedrali’ni
yabancılar, esrarengiz Rus ruhunun bir işareti olarak algılıyorlarmış. Bir
Fransız diplomatı burayı “altın bir balığın pulları, bir yılanın derisi, bir
kertenkelenin değişen kabuğu, bir güvercinin gagası ve boynu’nun birleşimi
olarak tanımlamış!
Arkamızı dönüp biraz
yürüdüğümüzde Kızıl Meydan. Nasıl bir imajı varsa artık aklımda devasa hatta
uçsuz bucaksız bekliyorum. O da ne biraz küçük mü geldi ? Aziz Vasili’yi arkama
aldığımda sağda uzun bir devlet alışveriş merkezi olan GUM, solda Kremlin’in
kırmızı duvarları, karşıda Tarih Müzesi. Moskova’da kaldığımız birkaç gün
boyunca gittiğimiz önemli yerlerin Kızıl Meydan’a ya da Kremlin’e baktığını gördüm. Yani Moskova’nın
Meydan’dan halkalarla genişlediğini doğrulamış oldum. Hatta sırt çantamı alıp
gelsem de olurmuş dediğimi itiraf ediyorum.
Bu arada Kızıl Meydan adının
komünizmle bir bağlantısı olmadığını öğreniyorum. Eski Rusça’da “güzel”
anlamına gelen “krasn” sözcüğünden türetilmiş. Kızıl Meydan Rusça’da Krasnaya
Ploshcad olarak geçiyor. Aziz Vasili
Katedrali’nin önünde tören için bir alan ayrılmış. Yeltsin’le birlikte 12
Haziran Rusya’nın bağımsızlık günün olarak kutlanıyormuş. Ciddiye alınıyor mu
tam anlamadım desem…
Meydan’ın güneyindeki Tarih
Müzesi’nin ardında bir meydan daha var. Yeraltındaki alışveriş merkezine buradan
giriliyor. Yeri, dışarıdaki McDonalds’la kolaylıkla anlaşılıyor. Burada her
türlü Batılı markayı bulabiliyorsunuz. Bu arada GUM yani devlet alışveriş
merkezinde de durum aynı. Lüks ve batılı birçok marka rahatlıkla bulunabiliyor.
Bir de paranız varsa ne ala… Evet Rusya çok pahalı. Para birimi Ruble. 1 Euro
45-50 Ruble civarında.
Az kalsın unutuyordum Kremlin
duvarları önünde Lenin mozolesi var. Mumyalanmış hali görülebiliyormuş. Stalin
de burada yatıyor. Birkaç gün boyunca Kızıl Meydan’a gidip geliyorum sıklıkla,
gece 10 civarı yani hava gündüz gibiyken de kalabalık. Kışı merak ediyorum,
karlar altında, ışıklandırılması hoş olabilir ama benim için fazla soğuk. Aziz
Vasili Katedrali, Kremlin’i, herkesin keyifle yayıldığı parkıyla, masal
kahramanlarının heykellerinin olduğu havuzla hafızaya kazınıyor Kızıl Meydan. Bu
sefer biraz daha kısa yazacağım demiştim kendi kendime, uygulamaya çalışıyorum, olduğu kadar…
Kısa tutma bence. Devamı olacak mı?
YanıtlaSilarada kendim dönüp okuduğum için mesela tarihçelere de giriyordum ara ara, onları yazmıyorum Moskova 2 , St Petersburg 2 ya da 3 bölüm daha olacak galiba teşekkürler güzel yorumun için
SilBence de yazın. Tarihçe çok ilgimi çekiyor. Sanki ansiklopedik bilgi gibi geliyor değil mi size? Oysa yaşamışlık duygusu veriyor bana. Güzel, ilginç yerler olmakla kalmıyor okuduklarım. Merakla bekliyorum gezinin devamını.
YanıtlaSilokumasını zorlaştırıyor diye sitemler aldığım için hem ben de uzun yazılarda yoruluyorum galiba ... teşekkür ederim devam ediyorum
Sil