Rus Edebiyatı dendiğinde akla ilk
gelen Dostoyevski ya da en azından benim için öyle. Dolayısıyla bu ülkeye
geldiğinizde Dostoyevski’ye dair daha çok şey görmek istiyorsunuz. Oysa hem
Moskova hem St Petersburg’ta kafesinden, müzesine, evine kadar her yerde Puşkin
adı geçiyor. Aleksandr Puşkin’in Rusya’nın ilk gerçek klasik yazarı olduğunu
biliyordum, bunlara ilk gerçek romantiği, ilk büyük gerçekçisi sıfatlarıyla
birlikte Shakespeare ve Goethe’yle modern Batı edebiyatının kurucularından biri
sayıldığı bilgilerini de ekliyorum. Görebildiğim bu ülke için çok önemli
olduğu.
Kadın temizlik işçileri,ilk
izlenimlerimden biri. İlk defa Kızıl Meydan’da gördüm, hepsi orta yaşın
üzerinde. Kremlin’de çatıda tamirat yapan, otelde rastladığımız boyacı da öyle.
Hepsi hemcinsim. Fotoğraf çekimine kesinlikle pek gönüllü değiller. Uzaktan ve
önden çektiklerimi de burada yayınlamak istemedim.
Ve işte Rusya denince akla ilk
gelen Kremlin Sarayı’ndayız. Silah Müzesi, Kraliyet Hazinesi Müzesi’ne
doğru gidiyoruz. 2 metre boyundaki Büyük Pedro’nun kendi yaptığı çizmelerinden,
kullanılan arabalara, taç giyme giysilerine, mücevherlere, silahlara pek çok
detay sergileniyor. En son Devlet Elmas Sergisi’ni ziyaret edeceğiz. İran’da
yeraltında kocaman bir “kasada” tutulan mücevher müzesi burada da sıkı
önlemlerle görülebiliyor. Ünlü Orlov elmasının (II. Katerina’ya aşığı Orlov
tarafından hediye edilen elmas) o dönem Hindistan’da bulunan İran hazinesinden
alındığını öğreniyorum. Rusya’daki elmas madenleri devlet ekonomisi için
mükemmel bir kaynak olmuş bu arada.
Meryem Ana’nın Göğe Çıkışı
Katedrali, Kremli duvarları içinde görkemli yapılardan. 14.yy.dan beri Moskova’nın
en önemli kilisesi olmuş ve prensler burada taç giymiş, Ortodoks Kilisesi’nin
metropolit ve patrikleri buraya defnedilmiş. İçi görkemli ve malesef fotoğraf
çekmenin yasak olduğu yerlerden.
Yukarıdaki fotoğrafa dikkatli
bakıp size neyi çağrıştırdığını söyler misiniz? Açıklamasını St Petersburg
kısmında yazacağım.
Pavel ve Sergey Tretyakov kardeşler
sahip oldukları koleksiyonu Moskova Şehir Galerisi adıyla 1893’te halka
açmışlar. Bolşevik Devrimi’nden sonra devletleştirilen galeri, II. Dünya Savaşı
sırasında korumak amaçlı Moskova’dan Novosibirsk’e nakledilmiş.
Günümüzde Rus sanatçıların eserleriyle
ziyaretçi akınına uğruyor.
Rusya’nın gizemine dair yaptığım
yolculukta benim için çok önemli bir kısım Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi. İncelenmesi
için dünyaca ünlü birçok heykelin kopyasının yapıldığını görüyoruz. Bunlar bir meydanda sergileniyor. Geniş salonları sınırlı vakitte, anlatılan,
anladığım kadarıyla geziyorum. Öğrenciler , öğretmenleriyle yalnızca bir sanatçının
eserlerini incelemek için geliyorlarmış mesela, bu durum diğer müzeler için de geçerli.
Soğuk savaş döneminde kapalı bir
SSCB.nin batıyı tamamen reddettiği algısı oluşmuş nedense bende. İtiraf
ediyorum... Dostoyevski’si, Tolstoy’u, Tchaikovsky'si ve daha niceleriyle yaratılan
harikalara sahip çıkılmış ama hepsi bu
kadar yani batıyı tamamen reddediyorlar diye düşünmüşüm meğer bugüne kadar. Bu
düşüncemi Puşkin G.S.M.ni ikinci kez ziyaret ettiğimde fark ediyorum.
Picasso’dan, Rodin’e, Van Gogh’a
Cezanne’a Matisse’e odalar boyunca uzanan geniş bir yelpazede eserleri görmek
tokat gibi çarpıyor suratıma. Picasso’nun ağırlıklı ilk dönem eserlerinin
olmasını Sçukin’in o dönemde çok da tanınmayan bu ressama yatırım yapmış olmasıyla
açıklandığını görüyorum. Sergey Sçukin ve Ivan Morozov Devrim’den sonra
koleksiyonları devletleştirilen iki önemli uzman. Her zaman olduğu gibi aklım
ülkeme gidip geliyor, gidip geliyor. Rusya’nın gücünü nasıl oluşturduğu kafamda
şekillenmeye başladı galiba. Abartıyor muyum? Sanmam. Müzelerin tatil
günlerinde açık ve çok kalabalık olduğunu ve söylemiş miydim?
Çin dünyaya bolca turist yolluyor
ve Rusya da bundan nasibi bolca ama bolca alan ülkelerden. Görebildiğim biraz
sert olan Rusların Çinli turistlerden pek hazetmedikleri. Şaşkınlıkla yaşadığım
bir olayla bunu kendim de teyitledim. Müzede dolaştıktan sonra kitapçısına da
uğramak istedim. Kuşe kağıda basılmış eserler gerçekten çok uygun fiyatlı, bir
de her yerden oraya dair CD almaya çalışıyorum. Evde kızlar gurubumuzla
seyretmesi güzel oluyor. Neyse gittiğimde kapalı olduğunu gördüm, içeride
raflar dökülmüş temizlik yapılmaya başlanmıştı, mesai saatinde üstelik. Biz müzeye girerken her şey normaldi o zaman alsaydım diye düşünmeden edemedim. Bu arada
kapının önünde 20 kişi civarı Çinli turist topluluğu olduğunu farkettim. Biraz bekledim baktım
olmayacak, ellerimi yıkayayım, kahve içeyim zaman geçsin dedim. (Kitaplara
bakmadan olmayacak ya) Bu arada Ruslar herhangi bir saatte herhangi bir nedenle
ya da nedensiz pat diye kapatabilirler müzeyi ya da başka bir yeri, onu da
seyahat boyunca çok iyi öğrenmiş oldum. Kahveye doğru giderken turistlerin
beklemekten sıkılıp gittiklerini gördüm. Kapı hala kapalı ve içeride temizlik
sürüyordu ama bizim guruptan biri girdi, peşine ben de, bir şey demediler. Bu
ülke insanına dair değişik ve gülümseyerek anacağım bir anı daha hafızama
eklenmiş oldu. Biraz ara vermeli yazmaya …
Çok keyifle okudum.Neden rusya seyahati düşünmüyorum dedim.teşekkürler bilginize sağlık.
YanıtlaSilneden olmasın :)) güzel yorumunuz için teşekkürler
Sil