17 Haziran 2014 Salı

Rusya’nın Gizemi ve Beyaz Geceler-2-

Rus Edebiyatı dendiğinde akla ilk gelen Dostoyevski ya da en azından benim için öyle. Dolayısıyla bu ülkeye geldiğinizde Dostoyevski’ye dair daha çok şey görmek istiyorsunuz. Oysa hem Moskova hem St Petersburg’ta kafesinden, müzesine, evine kadar her yerde Puşkin adı geçiyor. Aleksandr Puşkin’in Rusya’nın ilk gerçek klasik yazarı olduğunu biliyordum, bunlara ilk gerçek romantiği, ilk büyük gerçekçisi sıfatlarıyla birlikte Shakespeare ve Goethe’yle modern Batı edebiyatının kurucularından biri sayıldığı bilgilerini de ekliyorum. Görebildiğim bu ülke için çok önemli olduğu.




Kadın temizlik işçileri,ilk izlenimlerimden biri. İlk defa Kızıl Meydan’da gördüm, hepsi orta yaşın üzerinde. Kremlin’de çatıda tamirat yapan, otelde rastladığımız boyacı da öyle. Hepsi hemcinsim. Fotoğraf çekimine kesinlikle pek gönüllü değiller. Uzaktan ve önden çektiklerimi de burada yayınlamak istemedim.
 Ve işte Rusya denince akla ilk gelen Kremlin Sarayı’ndayız. Silah Müzesi, Kraliyet Hazinesi Müzesi’ne doğru gidiyoruz. 2 metre boyundaki Büyük Pedro’nun kendi yaptığı çizmelerinden, kullanılan arabalara, taç giyme giysilerine, mücevherlere, silahlara pek çok detay sergileniyor. En son Devlet Elmas Sergisi’ni ziyaret edeceğiz. İran’da yeraltında kocaman bir “kasada” tutulan mücevher müzesi burada da sıkı önlemlerle görülebiliyor. Ünlü Orlov elmasının (II. Katerina’ya aşığı Orlov tarafından hediye edilen elmas) o dönem Hindistan’da bulunan İran hazinesinden alındığını öğreniyorum. Rusya’daki elmas madenleri devlet ekonomisi için mükemmel bir kaynak olmuş bu arada.

Meryem Ana’nın Göğe Çıkışı Katedrali, Kremli duvarları içinde görkemli yapılardan. 14.yy.dan beri Moskova’nın en önemli kilisesi olmuş ve prensler burada taç giymiş, Ortodoks Kilisesi’nin metropolit ve patrikleri buraya defnedilmiş. İçi görkemli ve malesef fotoğraf çekmenin yasak olduğu yerlerden.
Yukarıdaki fotoğrafa dikkatli bakıp size neyi çağrıştırdığını söyler misiniz? Açıklamasını St Petersburg kısmında yazacağım.
Pavel ve Sergey Tretyakov kardeşler sahip oldukları koleksiyonu Moskova Şehir Galerisi adıyla 1893’te halka açmışlar. Bolşevik Devrimi’nden sonra devletleştirilen galeri, II. Dünya Savaşı sırasında korumak amaçlı Moskova’dan Novosibirsk’e nakledilmiş.
Günümüzde Rus sanatçıların eserleriyle ziyaretçi akınına uğruyor.

Rusya’nın gizemine dair yaptığım yolculukta benim için çok önemli bir kısım Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi. İncelenmesi için dünyaca ünlü birçok heykelin kopyasının yapıldığını görüyoruz. Bunlar bir meydanda sergileniyor. Geniş salonları sınırlı vakitte, anlatılan, anladığım kadarıyla geziyorum. Öğrenciler , öğretmenleriyle yalnızca bir sanatçının eserlerini incelemek için geliyorlarmış mesela, bu durum diğer müzeler için de geçerli.

Soğuk savaş döneminde kapalı bir SSCB.nin batıyı tamamen reddettiği algısı oluşmuş nedense bende. İtiraf ediyorum... Dostoyevski’si, Tolstoy’u, Tchaikovsky'si ve daha niceleriyle yaratılan harikalara sahip çıkılmış ama hepsi bu kadar yani batıyı tamamen reddediyorlar diye düşünmüşüm meğer bugüne kadar. Bu düşüncemi Puşkin G.S.M.ni ikinci kez ziyaret ettiğimde fark ediyorum.


 Picasso’dan, Rodin’e, Van Gogh’a Cezanne’a Matisse’e odalar boyunca uzanan geniş bir yelpazede eserleri görmek tokat gibi çarpıyor suratıma. Picasso’nun ağırlıklı ilk dönem eserlerinin olmasını Sçukin’in o dönemde çok da tanınmayan bu ressama yatırım yapmış olmasıyla açıklandığını görüyorum. Sergey Sçukin ve Ivan Morozov Devrim’den sonra koleksiyonları devletleştirilen iki önemli uzman. Her zaman olduğu gibi aklım ülkeme gidip geliyor, gidip geliyor. Rusya’nın gücünü nasıl oluşturduğu kafamda şekillenmeye başladı galiba. Abartıyor muyum? Sanmam. Müzelerin tatil günlerinde açık ve çok kalabalık olduğunu ve söylemiş miydim?

Çin dünyaya bolca turist yolluyor ve Rusya da bundan nasibi bolca ama bolca alan ülkelerden. Görebildiğim biraz sert olan Rusların Çinli turistlerden pek hazetmedikleri. Şaşkınlıkla yaşadığım bir olayla bunu kendim de teyitledim. Müzede dolaştıktan sonra kitapçısına da uğramak istedim. Kuşe kağıda basılmış eserler gerçekten çok uygun fiyatlı, bir de her yerden oraya dair CD almaya çalışıyorum. Evde kızlar gurubumuzla seyretmesi güzel oluyor. Neyse gittiğimde kapalı olduğunu gördüm, içeride raflar dökülmüş temizlik yapılmaya başlanmıştı, mesai saatinde üstelik. Biz müzeye girerken her şey normaldi o zaman alsaydım diye düşünmeden edemedim. Bu arada kapının önünde 20 kişi civarı Çinli turist topluluğu olduğunu farkettim. Biraz bekledim baktım olmayacak, ellerimi yıkayayım, kahve içeyim zaman geçsin dedim. (Kitaplara bakmadan olmayacak ya) Bu arada Ruslar herhangi bir saatte herhangi bir nedenle ya da nedensiz pat diye kapatabilirler müzeyi ya da başka bir yeri, onu da seyahat boyunca çok iyi öğrenmiş oldum. Kahveye doğru giderken turistlerin beklemekten sıkılıp gittiklerini gördüm. Kapı hala kapalı ve içeride temizlik sürüyordu ama bizim guruptan biri girdi, peşine ben de, bir şey demediler. Bu ülke insanına dair değişik ve gülümseyerek anacağım bir anı daha hafızama eklenmiş oldu. Biraz ara vermeli yazmaya … 

2 yorum:

  1. Çok keyifle okudum.Neden rusya seyahati düşünmüyorum dedim.teşekkürler bilginize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. neden olmasın :)) güzel yorumunuz için teşekkürler

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...