20 Eylül 2011 Salı

Şibumi -Trevanian

Son cümleyi okuyorum, boğazımda bir yumru, içimde sızı. Kapatıyorum gözlerimi. Ne çok duyguyla başbaşa kalıyorum, bırakmak istemiyorum, isyan ediyorum, üzülüyorum, gözlerim doluyor. İçimdeki duygu karmaşasında kayboluyorum.


Nasıl bir adam? Nasıl sürükleniyorum peşinden? Nasıl değişiyor yaşamı? Nasıl ayakta kalıyor, tek başına! Bir adamın hayatıyla birlikte savaşın, acımasızlığın, görünmeyenin ardındakini yaşıyorum sanki. Kelimeler düğümleniyor...

Bir savaşçının hayatı bu roman, onuruyla yaşayan, savaşların şekillendirdiği hayatından vazgeçmeyen, şansa borcunu acıyla ödeyen bir savaşçı. Üstün niteliklere sahip, biraz olsun girmemize izin veriyor zihnine, kaybolmadan çıkabilmemize yetecek kadar... İnsan tekrar tekrar girmek istiyor o zihne. Bir yandan yazarını merak ederek...
 
 
“Ha, sırası gelmişken, bahçen nasıl gidiyor?
'Olmakta.'
'Yani'
'Her yıl biraz daha basitleşiyor.'” Sayfa 382

6 yorum:

  1. sevgili mine,
    ilk defa duyuyorum kitabı.
    biraz araştırdım da, acayip merak ettim!
    listeme alıyorum hemen. teşekkürler;)

    YanıtlaSil
  2. Ezgi;tekrar okuyacağım kitaplardan biri, şiddetle tavsiye ederim : )

    YanıtlaSil
  3. sen bu kadar şiddetle tavsiye ediyorsan mutlaka alınmalı :))

    YanıtlaSil
  4. sevgili mine,
    nihayet sıra geldi bu kitaba!
    bu gece başlıyorum;)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...