10 Ocak 2019 Perşembe

NIETZSCHE - Stefan Zweig


"Suretleri Olmayan Bir Trajedi

Friedrich Nietzche'nin trajedisi tek kişilik bir oyundur; Bu trajedi, yaşamın kısa süren sahnesinde ondan başka hiç kimseye rol vermiyor. Sahneye çığ gibi düşen her bir perdede, yalnızlık içinde mücadele eden bu adam hep tek başınadır. Ona destek veren birileri yoktur, ona karşı koyan birileri de yoktur, o gerilimli ortamı varlığının hoşluğuyla dindiren bir kadın da yoktur yanında. Her hareket sadece ondan çıkıyor ve geri dönerek sadece ona yükleniyor:
İlk başlarda az sayıda suret, gölgesinde sahneye çıkıyor olsa da, bu gözüpek girişime şaşkınlık ve ürküntü içinde suskun hareketleriyle sadece eşlik ediyorlar ama sonrasında tehlikeden uzaklaşır gibi, giderek geri çekiliyorlar. Tek bir insan dahi bu alınyazısının çizdiği çemberin içine girmeye, hatta ona yaklaşmaya cesaret edemiyor. Nietzsche hep kendi başına konuşuyor, kendi başına mücadele ediyor ve kendi başına ızdırap çekiyor. Kimseyle konuşmuyor, ona cevap veren de yok. Asıl dehşet verici olan ise: Kimse onu dinlemiyor."

Stefan Zweig'ın çok sevdiğim uslubuna rağmen ilk bölümden sonra bir kenara koydum bu kitabı. Üniversitede olsam çoktan silip süpürmüştüm belki de sayfaları. Hatta güzel bir Nietzche'ye giriş kitabı bile olabilirdi. Gerçekten öyle mi bilmiyorum. İşin aslı bu kadar acı çeken bir adamın yazdıkları beni yoruyor.Zihnimde gerçekte yaşadıkları ve yazdıkları birleştiğinde hele ... Aynı şey Van Gogh için de öyle maalesef. 

Yaşarken çekilen onca acıya rağmen öldükten sonra iz bırakan olmak! Hangisini tercih edersiniz sahi? Kişisel tarihimde zor bir dönem ve içimi bu kadar şişiren bir kitap yazarına ve anlattığı kişiye rağmen daha sonraya kalanlar arasında artık. Bir süredir kendime böyle bir hak tanıdım. Hayata dair bir 48 senem olup olmayacağı belli değilse bu kadar zorlamamalı insan kendini en azından okuduklarında...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...