22 Şubat 2017 Çarşamba

Yol Arkadaşım - Havaalanı Yazıları- Gündüz Vassaf


Uzun otobüs yolculuklarımı yazmak istedim. Derin uykulardan anonslarla uyanıp, bir koşu tuvalete gidişlerimi, titreye titreye çay içişlerimi, hiç tanımadığım insanların iç döküşlerini, çevremdekilerin hissettirdiklerini… Çalakalem yazılan notlar aynılıklara yenildiler ya da anın tadını çıkarma hallerime. Ne de olsa ritüellerim vardı, aynı güzergahlarda… Şimdilerde havaalanları var hayatımda çoklukla, gene ritüeller eşlik etse de;


“Sizi bilmiyorum ama havaalanında gördüklerimi ve düşündüklerimi uçağa biner binmez otomobillerin silecekleri misali süpürüp temizleyiveren bir cihaz var kafamın içinde sanki. Belki avcı toplayıcı günlerimizden kalma bir korunma mekanizmasıdır. Yoldayken, avdayken her an teyakkuzda olan görsel, işitsel, kokusal duyularımız o an geçtikten sonra başka nesnelere odaklandığından öncekiler bellek kaydına bile alınmıyor.”Sh 194

Saatlerini harcadığı alanları “anılı” kılmak için yazmaya başlamış. Yazan, Gündüz Vassaf olunca havaalanı anıları okunmadan geçilmiyor. Bir ara roman yazsa nasıl olur diye düşünmeden edemedim. İtalya’da yaşayarak yazdığı kitabı merak etmeden de…Öyle ya adam ne yazsa okuyorum, nasıl merak etmem.

Yurt dışında yaşamış insanların ülkeye ve dünyaya bakış açıları farklı olabiliyor. Hep söylediğim gibi bu anlamda Gündüz Vassaf, beni en çok besleyenlerden biri. Öte yandan bir çeşit mıknatıs haliyle olayları kendine çekebilme, içinde olabilme gücü var sanırım. Yani havaalanı yazıları dediğimizde kaybettiği ayakkabıları nedeniyle uçak seferlerini alt üst eden, güvenliği alarma geçiren, grev yapan işçilerin meramlarını daha iyi anlatabilmeleri için tavsiyede bulunan, o arada babasının aldığı İstiklal Madalyası anına dair yaşadıklarını anlatan, bir yandan Nazi üniformaları tasarlayan firmadan bahsederken diğer yandan bizleri  “şarkılı devrimle” tanıştıran, satranç oyununu bir ülkenin tanımında kullanma fikriyle beni büyüleyen bir mıknatıs. Evet gittiği onlarca havaalanında yaşadıklarını ve izlenimlerini anlatmış. Anlatırken konuların ve tarihi değil de alfabetik sıra dikakte alınmış.

Bir yandan tarih, bir yandan sistemler, toplumlar, gelecek, bir yandan kendini tamamen ortaya koyuşu, havaalanı anıları mı dediniz, bilgi demetçikleri mi? Her anının bir yerinde mutlaka vurucu bir bilgi olması, zihnimde gel gitler yaşatması, anlık beyin fırtınalarıyla alt üst olmam… Bir dolu sorum var benim Gündüz Vassaf’a. Mesela İtalya’ya bir kahve markasının ilk kez girişiyle ilgili ne düşündüğü. Yönetim şekilleriyle uzun süre kapalı olup kendini koruyan toplumların yaşadıklarının benzeri mi teslim alıyor bu ülkeyi de? Ama İtalya zaten kapitalist değil miydi? 

Yol Arkadaşım, her kitabı gibi tekrar okumak istediklerimden… Onun kadar sosyal ve mıknatıs olamasam da sürekli düşünen, üreten bir zihnim ve bedenim olabilir umarım her yaşımda… Ah unutmadan kitapta en sevdiklerimden biri oğlundan bahsederken sürekli “oğlumuz” demesi. Sadece bu tanımlama için bile okunası…
“….
Uçmak, uçmak, uçmak
En tepede, havada
Hiçbir şeysiz
Malsız, mülksüz, sıfatsız
Herkes kendi yerinde
Herkes sessiz
Kimsesiz.
Uçmak
Biraz da
En dipte
Mezarda olmak.” Sh 87

“Çağımızda insanlar daha da yalnızlaşır, aynı katta oturdukları komşularıyla bile selamlaşmazken, tarihte hiç yapılmadığı kadar güvenlik kontrolünden geçiriyoruz birbirimizi. Hem aygıt ve sorularla hem de psikologların görevliler için hazırladığı stereo tip profilleriyle. Herhalde yirmi birinci yüzyılın en sık tekrarlanan ilişki biçimlerinin ikisi sorgulamak ve aranmak.”Sh 48

“Farklı din ve kültürlerle kaynaşma konusunda Avrupalılar da sorunlu.
Onlar avcı toplayıcı dönemindeyken binlerce yıllık tarım toplumu geçmişine sahip Asyalılar çoktan şehirleşmişti. Uygarlık yolculuğuna sonradan katılan Avrupalılar tarihleri boyunca Ortadoğu kökenli kitap dinleriyle barışık olmayı beceremediler.
Asya insana iyi geliyor. İyi geliyor çünkü Batı kapanından çıkıp nispeten evrenselleşip geniş açıdan bakabiliyoruz dünyamıza. Onlar da herkes gibi sömürünün olmadığı adil bir dünyada yaşamak istiyor. Üstelik yoksulken bile yüzleri gülüyor.” Sh185

Arka Kapak

“Yol Arkadaşım – Havaalanı Yazıları – Gündüz Vassaf

20 ülke. 40 havaalanı kapısı. 64 yol hikayesi.


Gündüz Vassaf, bize gitmediğimiz diyarları, duymadığımız masalları anlatıyor; heyecan verici yol öyküleriyle sarıp sarmalıyor, yoldaşımız oluyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği yazılarında bizleri de peşinden sürüklüyor. Onunla birlikte aynı gün içerisinde farklı ülkelerin farklı havaalanlarında buluyoruz kendimizi. Dünyanın yirmi farklı ülkesine uğurluyoruz bazen sevdiklerimizi, bazen de uğurlayanın yokluğu kıvrandırıyor bizi. Altmış dört yazıda, yazarla birlikte açtığımız kırk havaalanı kapısında kah mekanların mimarisini sorgularken buluyoruz kendimizi, kah hayaller kurarken.”

3 yorum:

  1. Yol hikayelerine bayılırım. Not aldım aklımın bir köşesine. Bir gün okuyacağım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. havaalanı yazıları oldukça değişik

      Sil
  2. yol hikayelerine bende meyilliyimdir not aldım kitabı

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...