Bir pazar yerinde sesleri,
yüzleri, kokuları içine çeke çeke dolaşmak… Bulduğun bir taşın üzerinde oturarak
belki nane çayını, belki tarçınlı kahveni içerek anın tadına varmak… Gözlerini
kapatıp sesleri, kokuları fark etmek… Şehrin boş sokaklarının hikayelerini
tahmin etmeye çalışırken, okuldan yeni çıkmış cıvıltıların arasında kalıvermek…
Kucaklayan bir şehir, bir ülke hele de deniz hatta okyanus kıyısındaysa…
Üstelik daracık bir boğazla bambaşka bir kıtaya geçişi varsa…
Engin Geçtan yeni bir yere
giderken, bilmek yerine gözlemleriyle öğrenmekten hoşlandığını söyler. Eğer
vaktim varsa bilmeden dolaşmanın, sezgilerimle keşfetmenin keyfi bambaşka gelir
bana. Bakışlardan, giysilere, yiyeceklerden, geleneklere algıma giren her şeyin
hazzı bambaşka. Öte yandan bilgiyle gelen farkındalıkla keşfetmekse olağanüstü.
Elias Canetti, neredeyse bir
yüzyıla tanıklık ederek yaşamış. Yolu Fas’a düştüğünde, sokakları ağır ağır
dolaşarak keşfediyor. Seslerin, yüzlerin, hareketlerin peşine düşerek…
Kalabalık dilenci toplulukları bana İhsan Oktay Anar’ı anımsattı. Osmanlı’da dilenci
mafyasını anlattığı romanını düşündüm bir yandan. Sanırım ülkeler farklı olsa
da meslekler aynı… Deve pazarlarında hayvanlara yapılan eziyetlerin de bir
farkı var mı?Ağır ağır keşfederken çarşıların hali, bir sınıf dolusu çocuk ve
öğretmenle kurduğu iletişim. Çarşıda el emeğiyle yapılan mallar, dükkanların
aynı hali, yapılan pazarlıklara atfedilenler… Yarım yüzyılda ne değişmiş sahi?
Fas hep baharat kokulu sokakları
tanımlamasıyla aklımda. Gitsem neler hissedeceğimi bilmiyorum, yazarın
adımladığı çarşıda, deve pazarının olduğu sur dibinde, Yahudi mahallesinde, o
barda neler hissederim?
Marakeş’te Sesler, roman
beklentimin dışında denemelerden oluşuyor. Bir kış günü sıcacık salep ve
battaniyeyle birlikte okunmasını tavsiye ettiğim. Sayfalardaki sıcaklıklığı
hissederken gözlerimi kapatıp ağır ağır eşlik ediyorum yazara, tadını çıkararak ve öğrenmeye
çalışarak…
“Boyunlarını uzatarak yemi çekip ağızlarına
alıyor, sonra başlarını arkaya atıp sessiz sakin bir çiğneme eylemini
gerçekleştiriyorlardı, doya doya seyrettik, inceledik develeri ve birden
farkına vardık: Yüzleri vardı hepsinin ve yüzler birbirine benziyordu, ama yine
de birbirinden pek değişikti. Ciddi ve vakur bir hava içinde, görünürde canları
sıkılarak bir arada oturmuş çaylarını yudumlayan, ama çevrelerini süzen
bakışlarında içlerindeki kötülüğü pek gizleyemeyen yaşı geçkin İngiliz
hanımefendilerini anımsatıyorlardı. Develerin yüzleriyle soydaşları arasındaki
benzerliğe uygun bir dille dikkatini çektiğim İngiliz dostum, “Bu tıpkı halamın
yüzü, yemin ederim!” dedi. Çok sürmedi, başka bildik tanıdık kimselerin yüzleri
geldi aklımıza.”Sh11
“Bir şey anlatayım diyorum, susar
susmaz bakıyorum ki, ortada söylediğim hiçbir şey yok. Konuştuklarımdan
yalnızca ağır akışkan bir cevher kalıyor içimde, harikulade parıltılar saçıyor
ve sözcüklerle alay ediyor. Acaba Marakeş’te konuşulan dili anlamıyorum da bu
dilin içimde yavaş yavaş benim anlayacağım dile dönüşmesi mi gerekiyor?
Olaylar, görüntüler, sesler vardı Marakeş’te, anlamları sözcüklerle ne dile
getirilen ne de kısıtlanabilen, ancak insanın içinde oluşup kendini duyuran
sesler vardı, sözcüklerin ötesinde, sözcüklerin kendilerinden daha derinlikli
ve çok daha anlamlı sesler.” Sh 25
Arka Kapak
“Develer, eşekler, dilenciler,
çarşılar, türbeler, keşmekeş dolu gündelik hayat…
Başka bir coğrafyanın, kendine
has ritmiyle devinen kadim Marakeş’ini anlamaya çalışan, Batılı deneyimlerle
mukayese eden, sözlü bir kültürün derinliklerini kavrama çabasındaki meraklı, eleştirel
bir zihin. Elias Canetti, Müslüman Arap bir şehirde yaşadıklarının edebi
ustalığının hakkını veren bir renklilikle ve canlılıkla aktarırken okuru da
sokak sokak, meydan meydan peşinden sürüklüyor. Yadırgama ile kozmopolitliğin
kabullenici tavrının iç içe geçtiği bu anlatıda, modern insanın kadim
değişmezlik karşısında çelişkilerinin ve hayretle karışık hayranlığının izini sürmek
mümkün.”
ne güzel yorumlamışsın
YanıtlaSilyarım yüzyılda çok şey değişti tabi o coğrafyayı bilmiyorum ama bizim coğrafya ile kıyaslarsam çok hemde çok değişti herşey :(