On beş Kasımda çıkacak piyasaya demişti.
Gittim kitapçıya yok! Nasıl “YOK”tu. O gün çıkacaktı işte, sizde nasıl olmaz
HIIIH yapıp çıktım. O bir yandan imza günlerinde tonlarca kitap imzalarken İstanbul,
Samsun’da gittiğim kitapçılarda aradım hep. Yoktu işte “Dedemin Bakkalı”! Sahi
nasıl yoktu? Günler günleri kovaladı. İmzalar imzaları, yığınla kitap imzaladı
görüyorum fotoğraflardan. Bir merak bir merak… En sonunda, bu kadın ne kadar
cesur dağıtım kanallarına vermeyip kendi bitirecek imza günlerinde kitapları
dedim! Belki de bir deneme yaptı, artık bilemem hele de on yaşında yaptıklarını
okuduktan sonra kime çektiği, neler yapabileceği konusunda hiç yorum yapamam. Sonra
bir gün ama günleeer günleeer sonra karşılaşıverdim Dedemin Bakkalı’yla.
Sonrası mı?
Okuması bir dünya zaman sonra
oldu işin komiği. Sanırım o kadar aradım biraz da sen bekle dedim içten içe. En
sonunda dün gece elime aldım ve bırakamadım. Her aklına “dahiyane” fikir
geldiğinde eyvah derken bir yandan da gülüyordum. On yaşında bir çocuktan
bahsediyorduk neticede. Dedeleri köyün en önemli iki işletmesinin sahibi olan
on yaşında bir çocuk. Bir yandan da kıskandım sanırım. Değil dedemin annesini
ne kendi dedelerimi ne de ninelerimi tanımıştım. Çocuk yapmak içgüdüsel olsa da
insanlar kendileri için yapıyorlardı çocuğu. Yani erken yaşta yapmanın önemi
büyüktü benim için. Hele de geç yaşta, “bu size bakar, aldırmayın çocuğu”
kodlamasıyla gelmişseniz dünyaya ve sürekli
hastalıkları görmüşseniz… Çocuk yapmak bir tercihse yani büyüklere bağlıysa
erken yaşta olmalı kesinlikle.
Evet evet çocuğum yok ve
bayılıyorum Oyuncu Anne’ye, yazdıklarına, yaptıklarına. Enerji topu haliyle üretmesine, çalışmasına,
çocuklarına yarattığı dünyaya. Bunda zeka çok önemli tamam. On yaşında üretim
tarihi geçmiş ürünleri nerden bilelim sizde geçmediğini diyerek geri yollayan,
bayat ekmekler önce satılacak diyebilen bir çocuktan bahsediyoruz. Okuduklarım
aklıma geldikçe Allah sabır vermiş dedesine diyorum gülerek ama ben de
yetişkinim değil mi? Çocuğum olmadığı halde sürekli takipteyim ve enerji
alıyorum onun üretkenliğinden. İnsanlara bunu hissettirebilmeniz ne kadar
önemli düşünebiliyor musunuz? İlerde neler yapacağını çok merak ediyorum
üstelik… Pazartesiye iyi gelecek bir kitap mı arıyorsunuz hem de en başından
gülmeye başlamanız garantili olan bir kitap. Hadi hemen Dedemin Bakkalı’na
koşun derim…
“Dostum, bir yetişkin sorusudur.
Eğer etrafında, kendinden küçüklerle nasıl konuşması gerektiğini bilmeyen
yetişkinlerden fazlaca varsa, bu ve bunun gibi sorulara alışsan iyi edersin.
Çünkü cevabını alana kadar gitmezler.
Bu yetişkinlerin, çocuklarla
nasıl konuşulması gerektiğine dair fikirleri yoktur. Neler söyleyeceklerini ,
nasıl sohbet edeceklerini bilemezler.” Sh 9
Arka Kapak
“O, tuz ruhu isteyen
müşteriye yemek tuzu gönderip “ruhu arkadan gelecek” diyen bir girişimci…
O, fakir müşterilere
bedava ürünler satıp ücreti zenginlerin hesabına yazan bir kahraman…
O, bakkaldaki
içecekleri birbirine karıştırıp daha güzelini bulmak ve müşterilerine sunmak
için uğraşan bir sivri zeka…
O, Afrikalı çocuklara
yardım göndermek için arkadaşlarının ellerinden kandil yiyeceklerini toplayan
bir yardımsever…
O, attığı her adım
olay olan, aşırı eğlenceli, cin fikirli, fena halde yenilikçi bir bakkal çırağı…
Ticaret hayatında tam
gaz koştu ama her seferinde yetişkinlerin dünyasına tosladı. Yetişkinler
yüzünden başına gelmeyen kalmadı… Ve tüm deneyimleriyle, senin için harika bir
rehber hazırladı.
Çocukların
Yetişkinlerle İletişimde Dikkat Etmesi Gereken Hassas Konular, bu kitapta. Tam on
madde. Oku ve dikkat et… Sana bir sır vereyim: Yetişkinler… Her yerdeler…”
Bu kitabı ilk fırsatta ben de almayı düşünüyorum.
YanıtlaSilçok şeker kesinlikle tavsiye ederim
Silkeyifli okumalar ♥
YanıtlaSilteşekkür ederim
Sil