28 Aralık 2016 Çarşamba

Darbenin Kayıp Saatleri – Mete Yarar – Ceyhun Bozkurt


İlk gençlik yılları, çılgınlar gibi U2 dinlediğim zamanlar… Ve “Amerika’yı anlamaya” çalıştıkları albüm tanımlaması… Bir ülkeyi, hele de Amerika’yı anlamaya çalışmak benim için çok yeni bir kavram o dönem. Yıllarca dönüp durdu aklımda. Bir otuz yıl sonra U2’nun solisti Bono, anlamaya çalışmayı bırakıp önemli olanın insana yardım etmek olduğu varsayımıyla yoluna devam ediyor. Ne yapabilirsem kardır mantığıyla herkesle barışıp harika işlere imza atıyor… Çeyrek yüzyıl sonra benim de düşüncelerim aynı. Kendimi, toplumu, ülkemi, dünyayı anlamaya çalışmaya ısrarla devam ediyorum. Ama önemli olanın bizi besleyen topraklara olan borcumuzu ödemek olduğunun farkındalığıyla…

Bir 15 Temmuz akşamı uçakla İstanbul’dan evimize dönüyoruz, yanımda bir arkadaşım. Tamamladığımız işin keyfiyle, sevdiklerimize kavuşmak o andaki tek isteğimiz… Gecenin ne kadar uzun ve kanlı olacağının farkında değiliz… Kapalı kapılar ardında olanları, planları bilmiyoruz henüz… Ve bir darbe girişimi… Kapalı kapılar ardındaki, kapalı kapılar ve onun ardındakiler…

Balyoz Davası öncesi yapılan anketlerde, Türkiye’de en güvenilen kurum olarak Silahlı Kuvvetler’in ön planda olduğunu okuduğumu hatırlıyorum sürekli. Sonrasında dava üstüne dava… Ve bugün o davaların düzmece olduklarını artık biliyoruz. Örgütün kurum içindeki yerini sağlamlaştırmak için yapıldığını da…

O kadar çok soru vardı ki bu kanlı girişimle ilgili aklımda, görünenin ardındakini anlamak tek istediğimdi. Darbeyi saat saat anlatan bu kitabı bulduğumdaysa hemen aldım. İstanbul, Ankara, Van, Şırnak hatta Kars ayaklarını okumak, o geceki dehşeti yeniden yeniden yaşamak! Böylesine konuşlanabilmiş bir örgütün yaptıkları, yapabilecekleri inanılmaz!

Aşağıdaki satırları okurken, kulaklarımın uğuldadı, nefesim kesildi ve bu daha başlangıçtı;

“Dakikalar sonra şehit olacak Komiser Zeynep Sağır, yolda olan Özel Harekatçılara ilk bilgiyi veriyordu: “Havacılık Daire Başkanlığı Türk jetleri tarafından vuruldu” Sh 158

“Türk jetleri tarafından vuruldu!”

“Türk jetleri tarafından vuruldu!”

Şırnak’tan geleceklerle birlikte Ankara’ya yapılacak operasyon, Şırnak’ın boş bırakılması durumunda olacaklar… Bu boşlukla bölgenin, başka bir terör örgütüne bırakılması için anlaşma mı yapılmıştı? Her şey öyle ince ince planlanmıştı ki amaca ulaşmayı engellemek için yollarına çıkan ne varsa yok etmeye çalışıyorlardı. Kurumlar bir yana, halkın üzerine gözlerini kırpmadan gidiyorlardı. Halkın üzerine… Evet açığa çıkmışlardı, tasfiye edileceklerdi ama saldırdıkları, gözlerini kırpmadan öldürdükleri halktı, kendi canları, kanları!

Uzun bir süredir, amaca giden yolda her şey mübah mı mantığı aklımda. Bir asker çocuğuyum ben ve böyle yetiştirilmedim. Ne olursa olsun yakıp yıkarım, yok ederime alışkın olamadım hiçbir zaman. Buradaysa mantık planlayanlarda, tamamen kin ve nefret duygularıyla donatılan uygulayanlar… Düşündükçe, sonrasında olabilecekleri kurdukça dehşete kapılıyorum ve hala olabilecekler, aklım karmakarışık ve dehşet içinde desem…

Satırlarda ilerlerken Ankara’ya dair öğrendiğim başka bir şey de Meclis’in Genel Kurmay’ın ve komutanlıkların aynı yerde olması. Bunu aklımda tartmaya çalıştım, iyi ve kötü yönleriyle. Görev yerlerine ulaşmanın nasıl zor ve kanlı olduğunu da… Aklıma ‘71’de babamın darbecilere yakalanmadan tarlalarda gizlenerek görev yerine gittiği cümlesi vardı bir yandan. İlk duyduğumda ne demek istediğini hiç anlamamıştım. Oysa görev yerine gitmek bazen çok kanlı ve hatta imkansız olabiliyormuş!

Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’e gitmesinin hatta bir anda çare olarak bulunan telefon konuşmasıyla halkı sokaklara çağırmasının, buradan dakikalarla hesaplanan şekilde gidişinin, Zekai Aksakallı Paşa’nın bir tekmeyle kendini kurtarabilmesinin, darbenin kaderini değiştirecek adımı, gözü kapalı Aksakallı Paşa’nın emriyle atan şehit Ömer Halisdemir’in neredeyse her saati ve tabii çok çok daha fazlası anlatılıyor kitapta. Maalesef, maalesef aksiyon filmi tadında bir kitap, insanın içinde kapanmayacak bir yara açan ayrıntılarıyla… Sadece o 25 saatle kalmıyor, detaylı açıklamalar olayı ve daha fazlasını anlamanızı sağlıyor, maalesef... 

Arka Kapak

“15 Temmuz’u tek başına bir darbe girişimi olarak mı alacağız yoksa geniş fotoğrafa mı yerleştireceğiz? Bunu hiç düşündünüz mü? Yıllardır büyük Ortadoğu Projesi’nin tehlikelerine dikkat çekenlerin, 15 Temmuz’u bir grubun basit bir darbe girişimi olarak görmesi mümkün mü? Dibimizde bir kaos yaşanırken, içimizde terör örgütleri pusudayken 15 Temmuz’u bunlardan bağımsız ele alamayız. Büyük bir yapbozun parçasını yaşadık o gece. Buradaki şablonu ve amacı anlayamaz, öğrenemezsek karşımızdaki gücün olası diğer hamlelerinde başarısız olabilir, tökezleyebiliriz. Biz bu kitapta size sözünü ettiğimiz yapbozun küçük bir parçasını değil, bütün şablonu okuyabileceğimiz önemli verileri aktarmaya çalıştık.

Çünkü 15 Temmuz gecesi kripto bir suç örgütü tarafından bireylere yönelik değil Türk Milletine karşı bir cinayet işlendi. Dünyada bilinir ki kusursuz cinayet diye bir kavram yoktur. Katiller ne kadar dikkat etseler de ya başlangıcında, ya cinayet mahallinde ya da sonrasında arkalarında birçok iz bırakırlar. Biz bu kitapta 15 Temmuz gecesine nasıl geldiğimizi, o gecedeki kayıp saatleri ve sonrasında yaşanan süreci aktarma amacını taşıdık. 15 Temmuz 14.45te Milli İstihbarat Teşkilatı önünde bir koşturmayla başlayan 25 saatlik süreci yazmaya, bu 25 saatte şu sorunların yanıtlarına ulaşabilmeniz için bir yol açmaya çalıştık:

*Darbe nasıl öğrenildi?

*Darbe ne zaman planlandı ve harekete geçildi?

*Darbenin bir numarası kimdi?

*Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı neden bilgilendirme yapmadılar?

*Darbeyle ilgili ihbar gelmiş olmasına rağmen önemli komutanlar neden Ankara’ya çağrılmadı ve 
düğünlere katıldılar?

*Bu kripto örgüt kendini nasıl kamufle etti?

*Genelkurmay’daki örümcek ağını nasıl oluşturdu?

*15 Temmuz gecesi ilk olarak nereyi hedeflediler?

*İstanbul ve Ankara dışında gerçek anlamda neler yaşandı?

*Cumhurbaşkanı’nın Marmaris seyahatine yol açan kritik görüşme neydi?

*Darbenin kırılan anları nelerdi?

Bu soruların yanıtlarını elimizden geldiği kadar ilgililere sorduk. Olayların geçtiği yerleri adım adım gezdik, bilgi topladık, katilin eşkalini tarif edecek sonuçlara ulaştık.

Şimdi sizleri o gecenin kayıp saatlerini bulmanı, katilin eşkalini görebilmeniz için 15 Temmuz 14.45e Ankara Yenimahalle’deki Milli İstihbarat Teşkilatı’nın önüne götürüyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...