21 Ekim 2016 Cuma

Küre -Murathan Mungan


Yarım yüzyıllık bir ilişki. Bir küsüp bir barışarak, ille de hayranlıkla. Tek taraflı olmuş, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış kimin umurunda… Hem yazarın kaleminden çıktıktan sonra o dizeler, satırlar okura ait değil midir zaten? Sonra mı, geceler boyu okunanlara romanlar eklenmiş yıllar içinde…

Murathan Mungan şiirlerini okuduktan sonra şiir yazmaya merak sarmamış kimse görmedim. Yazılanlarda ona öykünme misali. Küre’yi okurken, bunun aynı zamanda özenle oluşturulmuş ritimle de sağlandığını öğreniyorum. Bir nevi dizelerde işitilenler kağıda aktarılmaya çalışılan. O çok sevdiğim, kanadığım, kaybolduğum, sevindiğim dizelerin anlamı kadar melodisi de çağırıyormuş kısaca…

“Şiirimde her zaman açık ya da gizli bir teknik mantık vardır. Sanırım okuru yakalayan budur. Kelimeleri çatmadaki teknik, şiire kendi “akustiğini” katar. Anlamla değil, sesle yakalanmış bir şeydir bu. Kimi okur yalnızca anlamdan etkilendiğini sansa da, yüreğinden, aklından olduğu kadar kulağından da yakalanmıştır.” Sh 22

Özellikle gençlikte şiir yazmaya merak salmanın nedenine dair, anlaşılma isteğinin, bir şekilde kendini açığa vurmanın olduğunu okumak heyecanlandırdı. Hep fark ettiğiniz ama nedeni üzerinde düşünmediğiniz konular… Murathan Mungan’ın kucaklamak, içime saklamak istediğim cümleleriyle. Utanarak eğer Mungan yazmasa şiir hakkında böyle bir kitabı okur muydum bilmiyorum diye düşündüm.

“Şiir, saklı olanla açığa vurulan arasındaki ifade geriliminin cisimleştiği en güçlü alandır.” Sh66
Bir süredir gerek hayatta gerekse yazılarda, okuduklarımda sadeliğe merak sardım. Etkileyici olduğu düşünülüp, uzatılan, bıktıran, hatta nasıl olmuş denildiğinde iç sıkan kelimeler yığını…

“Sadelik sıfırdan sahip olunan, piyangodan çıkan, öykünerek kazanılan değil, çalışarak, üzerine düşünülerek, süzülüp incelerek, damıtarak elde edilen bir şeydir. Haddeden, imbikten, zamanın içinde geçer. Sanatta sadelik aynı zamanda yoğunluğu seyreltme, perdahlama, saydamlaştırma becerisidir. Dolayısıyla şiirinden önce, şairin kendisinde bir derinlik, bir yoğunluk gerektirir.

Sadeliğin ortalama algı tarafından sığlıkla, yalınkatlıkla, sıradanlıkla çok kolay karıştırılabilir ve kullanabilir bir şey olduğu çoklarınca bilinip görülmüştür elbet. Ama asıl önemli olan, bunun herkesçe görülüp bilinmesi galiba. Yetişkin, erişkin okurların iyi şiirlerden öğrendiği bir şeydir bu.
Şair olmak, şair kalmak zor ama, kolay “iyi okur” da olunmuyor.”Sh26

Ne çok şey var söylenecek böylesine titiz, böylesine çalışkan, verimli, hayranlıkla okuduğum satırlar hakkında. Hep yazsa hep okusak dediğim, yıllardır takip etmekten usanmadığım, dönüp dönüp dizelerinde kaybolduğum… Sahi Küre’den sonraki kitabın rengi ne olacak sizce? Peki kitapta bahsettiği dizeler hangi şiirine ait? Dedim ya Mungan yazmasaydı okur muydum şiir hakkında bir kitap,  böylesine heyecan ve zevkten dört köşe…

“Küreye benzer şiir. Kendi yasaları içinde ışıyan kristal. Belki de şiir için ilk kamaşma. Kristali görme arzusudur şiir. Işığın yasalarını, aydınlattıklarını anlama arzusu. Bu yüzden belki de küreye benzer şiir.

Öte yandan: Sizin yazdığınız, okurun küresinde nasıl görünür?” Sh 89

Arka Kapak

“Küre

Poetika Yazıları Mavi Kitap

Şiir sanatı üzerine görüşlerimi içeren poetik kitapçıklar dizisinin ilk kitabı… Şiirin tükenmez kıvılcım ocağından aklımın payına düşenleri paylaşmak istedim. Bunun için de birçok düşünce ve deneme kitabının vazgeçilmezi olan “fragman”lar biçiminde ilerleyen bir tarzı tercih ettim.


Murathan Mungan”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...