Amcamı bilinçli olarak ilk defa
gördüğümde, afallamış, şaşkınlıktan donmuş bakarken halamı çok güldürmüştüm.
Karşımda canım babamın mimiklerini, el, kol hareketlerini hatta konuşmasını
neredeyse bire bir tekrarlayan bir adam oturuyordu. Yok ikiz değillerdi, tam
tersi aralarında yaş farkı çoktu. Ama işte ufak tefek farklar dışında
birbirinin aynı iki adam vardı karşımda…
Farklı şehirlerde yaşasak da amcamla her
sohbetimizde kitap sevdalısı durumumuzun kökenlerini, “ayaklı kütüphane”
lakaplı büyük dedemin bizdeki yansımalarını çok net görebiliyordum. Amcam, İstanbul’un
en güzel yerlerinden birindeki evini satmış, kirada oturuyor, dünyayı
dolaşıyor. İki somya, bir iki pantolon, gömlek ve çanak çömlekle yaşıyordu. Sonra
bir gün bir telefon geldi. Amcam evinde vefat edeli bir aya yakın bir süre
geçmiş ve kimsesizler mezarlığına gömülmüştü. Ve biz bunu tesadüfler zinciriyle
öğreniyorduk. Dünya başımıza yıkıldı desem yeridir. Ablamla kalkıp gidişimiz,
babam benzeri, artık olmayan bedenine bakmaya cesaret edişimiz. Evet, ablam
alışıktı bu görüntülere, çürümüş et kokusuna, etleri çürüyen bir bedene... Amcanımızdı, canımızdan bir parçaydı, etkilenmişse de pek belli etmedi bana, hipnotize olmuş gibiydim çünkü. Aylarca etkisinde kaldığım görüntülerdi. Amcam yoktu artık, tıpkı babam
gibi. Sohbet ettiğimde babacığımı bulacağım adam da gitmişti işte.
Ruh ve beden, düşünceler…
İnsanoğlu değil mi milyonlarca yıldır arayan, anlamlandırmaya çalışan… Hal
böyle olunca yavaş yavaş dinler tarihine kaymaya başladım sanırım. Bunca yıllık
düşünceleri sindirmek, süzgeçten geçirmek istiyordum. Kendimi sağaltmalıydım.
Üniversite yıllarında tanıştığım Herman Hesse’ye dönme zamanıydı belki de,
Siddharta’yla…
Amin Maalouf’un basitin
derinliğinde yüzen dilini Siddharta’da da buldum. Her şeye sahip bir adamın her
şeyden vazgeçip kendini araması, Ben’inden kurtulmak istemesi, sonrasında dünya
nimetlerinin tuzağına düşerek iç sesinden uzaklaşması ve hayatının sonunda olanlar.
Basitin derinliği, demlenmiş zamanlarımda tekrar okumak istediğim bir kitapla
daha tanıştırdı beni.
Aşık Veysel’in kalbe işleyen
“uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece…” sözlerinin başka bir tekrarı da
vardı kitapta…
“Siddharta şöyle dedi: “Ben de senin gibiyim,
dostum. Hiçbir yere gitmiyorum. Yoldayım, işte o kadar. Bir yolculuk
yapıyorum.”diyordu. Sh.112
Arka Kapak;
“Siddartha, en sevdiğim kitap (…)
Tüm derinliği, ustalıkla yalınlaştırılmış, dupduru dilinden gelen bir kitap;
iyi edebiyatla kötü edebiyatı birbirinden her zaman çok iyi ayırabildiklerini
sanan edebiyat uzmanlarının kalıplaşmış yargılarını altüst edecek bir duruluk
bu. Genel olarak herkesçe kabul edilen Buddha imgesini aşan bir Buddha
yaratmak, özellikle de bir Alman için daha önce eşine rastlanmamış bir büyük
başarıdır. Benim gözümde Siddharta, Kutsal Kitap’tan kat kat üstün bir
ilaçtır.” HENRY MILLER
“İçinde anlatılan ortama karşın
çok Avrupai bir kitaptır Siddharta. Bildirisi bireyle başlar; bireye Asya’daki
öğretiye göre çok daha büyük bir önem verilmiştir burada. Siddharta, benim Hint
düşüncesinden kurtulup özgürleşmemin dışavurumudur. Tüm dogmalardan kurtulmak
için tuttuğum yol Siddharta’ya götürdü beni; yaşadığım sürece de bu yolda
ilerleyeceğim doğaldır.”
HERMAN HESSE
“Tüm dinlerde, insanların
benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan,
tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım bu
kitapta.”
HERMAN HESSE
Damien, kitap klubumuzd okudugumz ve tanıştığım Hesse. Diğer kitapları sırada.
YanıtlaSil😊
ooo kitap kulübünüz sürüyor mu süpersiniz
SilAmcanız da yoldaymış, yolda olduğunu farketmeden maddeye tutunarak köksalacağımızı sanan çoğumuzun aksine yolu bilerek.
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin.
teşekkür ederim ...
SilMuhallebi tarifi ararken denk geldim sitenize sonra kakaolu puding tarifinizi merak ettim sonra oradaki bir cumleniz dikkatimi cekti siz de ablanizin aksine ben de abim aksine -büskivi eklenmeyen sade pudingi severim. Dedim ki icimden, madem damak tadimiz bu kadar benziyor mutlaka baska aynılıklarımızda var peki nedir bunlar derken -lisede bu yazari kendime yakin hissetmistim- hoop bu sayfada buldum kendimi. Ayni sizin gibi baba benzeri amcami kaybettim gecen aylarda. Ama kendileri bir kere dahi sarilmama müsade etmemisti ben baba hasretiyle yanarken. Ayni babam gibi bir kis gunu, izdiraplarla ama iyilesecegi umarak gozlerini yumdu. Ki iki dunyada da afedemeyecegim biri. Hesabimiz ahirete kaldi kismet :) ama sizin degerli babaniza amcaniza dedenize Allahim gani gani rahmet eylesin sizin gibi guzel bir insani miras birakmis yeryuzune. Okuyan dusunen insandan hic bir canli zarar göremez. Okuyandan nefret eden insan siluetindeki müsfettelerden korusun Rabbim bizi. Ayrica sumerler benimde ilgimi cok cekmeye basladi :) hele ki kiymetli ilmiye hanimefendi... rabbim saglik versin ismi gibi mübarek :) degerli büyukleri sanki bilmus de bu ismi koymuş hanimefendiye. Henuz hic bir eserini okumadim maalesef. Oyle iste mine hanim cok memnun oldum ben de gökce sizi sevgiyle kucakliyorum guzel gunler diliyorum saglicakla kalin :))
YanıtlaSilBen de çok memnun oldum tanıştığımıza... Kırgınlıklar ah bu kırgınlıklar... Hepsi huzurla yatsın, biz de huzur ve sağlıkla geçirelim hayatımızı sevgilerimle...
YanıtlaSilBen de çok memnun oldum tanıştığımıza... Kırgınlıklar ah bu kırgınlıklar... Hepsi huzurla yatsın, biz de huzur ve sağlıkla geçirelim hayatımızı sevgilerimle...
YanıtlaSil