5 Ağustos 2015 Çarşamba

Hoşça Kal Milano Hoşça Kal Aşkım - Özlem Kumrular


Sabah yeliyle gelen dinginlik biraz olsun rahatlatmıştı huzursuz zihnimi, ağlama halimi… Bir elimde okumayı henüz bitirdiğim kitap, aklımda yığınla düşünce… Ortalık yanmaya başlamadan tüm yükü sabah rüzgarına bırakabilmek, güne taptaze başlamak için çay demleyip balkona çıktım. Oysa tüm amacım hastane ziyaretiyle iyiden iyiye tırmanan akıl karmaşasını biraz olsun yatıştırmak, hatta eğlenmekti. Tam olaraksa uzaklaşmak istediklerimin ortasına düşüvermiştim üstelik İtalya’ya dair bir romanda!

İtalya son dönem hiç ilgim, alakam yokken algımın seçiciliğini işgal etmiş, durmadan karşıma çıkar olmuştu. Bu sefer de Milano’yla gelmişti, üstelik iz bırakan yiyecek tanımlarını sevdiğim yazarıyla… Beni nerelere götürür diye merak etmiş, hatta okuduklarımdan eğleneceğimi, yirmilerimin sonlarındaki komik hallerime doğru yol alacağımı düşünmüştüm. Hayalleri süsleyen ilk bakışta aşka,  tarçınlı, vanilyalı kahve kokuları, nefis bademli kurabiyeler, ponçikler, bomboliniler, mango, zencefil kokuları, kestaneli pastalar eşlik ediyordu işte. Seyretmediğim bir dolu filmde kaybolmasını, bu filmlerin kahramanlarıyla ettiği sohbetleri, yaşadığı sürprizleri okurken yüzüncü sayfaya doğru gizemin işaretleri ortaya çıktı. Ama asıl darbe sonra gelecekti. Tam da son zamanlarda aklımda dönüp duran düşüncelerin yansıması olarak! O noktadan sonra okumak zorlaştı ya da okuma amacımdan biraz uzaklaştığı için iyice zorlamaya başladı demeliyim belki de…

Yirmilerinin sonunda güzel, zeki bir de üstüne entelektüel bir kadın Nosta’nın ajandasız, koşturarak, sevgilileri, acıyı üflersin geçer görüşü, aile ve apartman bağları, hayatın tadını çıkarmasıyla başlayan romanda en hoşuma giden, gülümseten kısımlardan biri de İtalya ve Almanya hakkında anlatılanlar. Roma ve Milano futbol takımları arasındaki çekişme hatta Maradona’yla anektot da gülümsemeye eşlik edenlerden… Coğrafyasından, insanına, aşkına, acısına, kahvesinden pastasına, hayallerinden filmlerine hayata dair her şey olduğu keyifli bir roman okumak hele de Latin filmlerine ilgi duyuyorsanız ya da öğrenmek istiyorsanız iyi gelecektir. (Bu arada Sultan'ın Mutfağı mı Hoşçakal Milano mu derseniz cevabım Sultanın Mutfağı olacaktır.)

“Maradona’nın Arjantin-İtalya maçında Napolileri nasıl gaza getirdiğini, Roma, Milano ve Napolililerle diğer İtalyan şehirleri arasında süregelen çekişmeleri gündeme getirerek seksen bin kişilik stattaki, yetmiş bin Napoliliyi nasıl Arjantin’den yana yapmayı başardığını anımsamıştık. Gerçekten hiç de sıradan bir futbolcu değildi Maradona. Başka türlü çalışan bir makine vardı onda, mesai yapan bir beyin.”Sayfa71

Arka kapak

“Roma’dan Milano’ya aşkı heyecanı ve kahkahayı getiren katıksız bir Romalı kız, Alpler’den gelen soğuk hava dalgalarıyla kalpleri donmuş olan Milanolulara yüksek adrenalinle yaşamayı öğretmeye başlar.Ansızın kalbine bir palyaçonun sızmasıyla şehrin rengi birden değişir. Birlikte açmaya karar verdikleri bir sergi için fotoğraf toplamaya karar verdiklerinde, apartmanın içinde aslında yıllardır dönmekte olan bir karmaşık ilişkiler girdabına kapılır ve bir bilmeceler silsilesi içinde bulurlar kendilerini. Gizem çözülürken, başka bir sürpriz beklemektedir onları.

İtalya’yı, İtalyan yemeklerini, aşkı, Latin dünyası filmlerini ve kahkaha içinde yüzmeyi seven herkes için ideal bir eğlence.”

2 yorum:

  1. Okunacaklar listeme hem bunu hem de Sultan'ın Mutfağı'nı aldım :*

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...