Kitabın sonunda aklıma yukarıdaki
cümleler geldi, gülümsedim. Yazmak istedim, görmeye, görülmeye dair olsa da
kitabın ana fikri böyle başlamak istedim. BeCe’yse eklemekle meşguldü
yazılanlara;
“Geçmiş zaman, bugün ve gelecek… hepsini
peşpeşe dizip, dümdüz bir çizgi çiziyoruz. Bu yüzden geçmişin geçip gittiğine,
geleceğin henüz gelmediğine inanıyoruz. Ve en kötüsü, zamanı önceden çizdiğimiz
bu dümdüz çizgide yürümeye mecbur tutuyoruz. Ama belki de o burnunun ucunu
göremeyecek kadar sarhoştur…… Kussa bütün benliğini, bütün bildiklerini.
Geçmişin sırası altüst olsa .. sıra mıra kalmasa…” Sayfa 142
Şişman kız, Be-Ce, Samurkız,
Anabelle dönüp dururken sayfalarda, gördüklerimiz, bizi görenler eşlik ediyor bir
yandan aklımızda. Tuhaf bir şekilde dünyanın şiddetle görme ve görülme üzerine
olduğunu fark ediyorum yeniden. Yüzyıllar arasındaki hikayeler, karakterler, yerler
birbiriyle karışıyor, birleşiyor belki, lekesi çıkmayan vişne çürüğü renginde izler
bırakarak devam ediyorlar. Bir ileri bir geri derken her seferinde başka bir
şey öğreniyoruz geçmişte olana ya da olmamış olana dair. Sahi yoksa hepsi bir
şişman balonun kustukları mı ?
Elif Şafak’ı neden sevdiğimi
hatırlatıyor bu roman bana, yazış tarzı konu. Pinhan’dan sonra en sevdiğim
romanı olacak Mahrem belli, iz bırakacak vişne çürüğü renginde, tekrarlarıyla
varla yok arasındaki konularıyla…
Arka Kapaktan;
Gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.
Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka “gözbebeğim!” diye hitap edilir.
Ben Baba ve Piç'ini okumuş ve bayılmıştım.
YanıtlaSilEvet ya o kitap adıyla çok cesur gelmişti
Silİlk okuduğum kitabıdır. Çok beğenmiştim özellikle nazar sözlüğü kısmını. Benim kitapla ilgili ilk aklıma gelen keramet keşke mumi memiş efendi oluyor.
YanıtlaSilEvet ya neredeyse tek başına kitap olacak kadar hoş nazar sözlüğü Mehmet Efendi'nin yeniden doğuşu mudur bece bilemedim aynı gözlerle aynı yerde... Eriyip tekrar tekrar biçimlendirilmesi ...
Silpinhan çok iyiydi
YanıtlaSilaklımda hala, tekrar okumalı belki de...
Silsevgili mine,
YanıtlaSilbitirmişsin! off yeniden okuyasım geldi benim de, ah evet o sözlük ne yaratıcı bir şeydi.
benim için de mahrem 1 pinhan 2 araf da 3 ;)
sonrası zaten bu tatta kitaplar olmadı maalesef...
bakalım yeni kitabında neler olacak : )
YanıtlaSilhala elif safak okumadım...
YanıtlaSilBaşarılı buluyorum her ne kadar ilk kitaplarını daha çok sevsem de..
Silkitapla ilgili yaptığım yorumunu okumadan direk aşağıya indim:) çünkü daha okuyamadım mahrem'i ama bu yıl okuyacaklarımın arasında.
YanıtlaSilElif Şafak'ın hemen hemen bütün kitaplarını okudum sayılır. Bu kitabı da yanlış hatırlamıyorsam burda senin sayfanda görüpte beğenmiştim ondan sonra almıştım.
okuduktan sonraki yorumunu merak ettim
Sil