Uzunca bir süredir aklımın bir
köşesinde, “an”ları herkesin nasıl da farklı algıladığı ve hatırladığıyla
ilgili düşünceler dönüp duruyordu. Çocuklarla daha fazla ilgilendiğim şu
dönemdeyse, neredeyse okula başlamadan gelişimini tamamlayan kişiliklerin
nelerden nasıl da etkilenebildiği ve bunun ileri yaşlarda nasıl ortaya
çıkabildiği hatta hayat boyu değişmediği de ister istemez aklımda dönüp duran
diğer konulardandı.
Dün akşam bu konuları, uç
noktalarda bir örnekle karşımda görünce ilgiyle izledim. İki çocukluk
arkadaşının yıllar sonra karşılaşmasının, rollerin görünürde değişirken aslında
eski hallerinin hiç değişmemiş olması çok tanıdıktı. Ezilen taraf olan Melda’nın
bu durumu yıllar yıllar boyunca aklından çıkarmayıp neredeyse bu nedenle zengin
bir adamla evlenmesi ve ille de arkadaşlık isteyerek çocukluğundaki
reddedilmişliği ortadan kaldırmak istemesi…
Belki de fark etmediğimiz ne çok
yaramız ya da mutluluğumuz takip
ediyor bizi. Müdahale ediyor yaşantımıza… Güzel sahnelerin, güzel çıkarımların gittikçe artan bir tempoyla sunulduğu bir oyun izledim dün akşam. Çıktıktan sonra hepimiz itiraflarda bulunduk. Özel,
belki sınırlarımızı zorlayan.
Genç neslin popüler ve başarılı
iki oyuncusunu tiyatroda, bence başarılı bir konuyla seyretmek keyifliydi.
Teşekkürler Aysa Yapım’a, Neşe Hanım’a.
Bu arada Neşe Hanımcığım fotoğraflar fılaşsız çekildi. Kimse fark etmedi bile,
bana sinir olan ablam dışında…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder