Hayatıma usul usul sızıveren,
sızmakla kalmayıp ağırlığını hissettiren görsel sanatların kitaplarımla el ele
vermesini seviyorum. Birinin diğerini tetiklemesini, birbirlerine kapılar açıp
beni yönlendirmelerini de… Evet, bu aralar en çok, seyrettiğim balelerle kitaplarımın
dostluğunu seviyorum.
Hal böyleyken Samsun Devlet Opera
ve Balesi’nde sahnelenen Üç Silahşor’u seyretmeden önce bu nefis kılasiği alıp
okumak istedim. Tamam “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindi” çocukluğumuzdan
ve hatta yüzyıllardan beri ama gene de okumadan olmazdı. Piyasada sadece çocuk
kitabı versiyonlarını bulsam da aslını getirtip bir solukta bitiriverdim bu
kocaman kitabı. Gün içinde aklımın bir köşesini sürekli işgal etmesini çok
severek üstelik. Dönem Avrupası hakkında fikir sahibi olmanın yanı sıra
detayları, akıcılığına şaşırarak üstelik. Şimdi sıra balesini seyredip bir yandan
gülümseyip, bir yandan düşünmekte…
Üç silahşorler hakkında tek bilgim kitapta üç değil aslında dört silahşor olduğu.Ama senin bu anlatımından sonra ben de okuyup daha fazlasını bilmek istedim. Bir kenara da not düştüm, okuyacağım inşallah.
YanıtlaSilevet dört silahşör dartanyan daha sonra silahşör oluyor kitabın sonuna doğru...
SilLa traviata diyorum. Süreyya da var ama biletler bitmiş bile, şansımızı deneyeceğiz kapıya gidip artık.
YanıtlaSilKeyfinin devamını dilerim.
Canı gönülden anne
bir dahakine ya da...
Sil