Doğu'dan Uzakta - Amin Maalouf

Elimde yeni bir kitap bir öncekinden etkilenmiş olmalıyım diyorum girişini okurken. Sonra da  eskisinin yazısını yazmadığımı hatırlıyorum. Soğutmamalı arayı. Hele de bu kadar etkilenmişken. Amin Maalouf’u yıllardır okumama rağmen en etkilendiğim kitabı Arapların Gözünden Haçlı Seferleri’ydi. Bu savaşların adlarını, sonuçlarını vs okulda okumuş olsam da hedef alınan coğrafyanın o dönemi hakkında bir şey bilmediğimi fark etmiştim. Tabii bana göre roman tadında yazılmış, o güzel kitabı okuyana dek.

Yazarın yeni romanını görünce de aldım hemen. Okuma sırasında kararsız kalsam da kendini öne aldırdı doğrusu. İçine girdikçe Amin Maalouf’un doğduğu coğrafyayla, belki savaş olan tüm coğrafyalarla ilgili insan hikayeleri arasında buldum kendimi. Gençlik dönemlerinde mutlu, hayalci, tartışan, düşünen, farklı dinlerden olmalarına rağmen birbirlerine bağlı arkadaşların aradan geçen zamanda başlarına gelenler. Özel yaşamları, gelgitleri, psikolojileri, dinlerin birlikteliği, bulundukları coğrafyanın bugünkü halinin nedenleri derken doyurucu  ve beklenmedik bir şekilde tırajik biten ve bambaşka bir dünyaya iten bu romanı okumaktan çok hoşlandım.   

“Sınıfta, Fransız Devrimi zamanında ilan edilen ‘İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi’nden söz ediliyordu. Bir öğrenci, kadınların da bu hakların kapsamına dahil edilip edilmediklerini, eğer edilmişlerse niye Fransa’da oy kullanma hakkını ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra elde ettiklerini sormuştu. Öğretmen, gerçeği söylemek gerekirse, bu kanun önünde eşitlik beyanına kadınların dahil edilmediklerini belirtmiş, ama buradan hareketle onların bilinçli olarak saf dışı bırakıldıkları sonucuna varılamayacağını eklemişti. Gerçekliğin bu yönü o dönemde yaşamış insanlar açısından tasavvur edilemiyordu, “görülemiyordu’, o kadar, demişti.”

Sayfa 142 -143