29 Temmuz 2019 Pazartesi

Matisse Öyküleri - A.S. Byatt


               
Evde bir bel fıtığı hastası varsa bu sayı doğru orantılı olarak artar mı dersiniz? Beli tutulmuş, bir dolu ağrı kesici almış halde yatarken bu gibi şeyler düşünüyor insan. Bir de ya ameliyat olursam evdekiler ne yapar derdine düşüyor. Bu halde okumak en iyisi, eli yormayacak  hafif bir kitapla günün bitmesi, şifa niyetine diyelim. Hele de iyi edebiyatsa okudukları insanın iyileşmiş gibi hissediyor, hadi ayağa kalkayayım yazayım, çekeyim, hayaller ardı arkası kesilmeyen düşünceler falan...


Matisse Öyküleri, görür görmez ışınlandıklarımdandı. Ressama ait öyküler çıkmasa da ona dair ipuçları barındıran öyküler...  Roald Dahl hikayelerini hatırlatan, sağlam kurguları, vurucu sonlarıyla bir heves bitiveren öyküler. Gündelik yaşamın sıradanlığında yanı başımızdakilerin farketmediğimiz özellikleri, yaptıkları, birbirini neredeyse tanımadan idareten geçen ikili ilişkiler... Nefaset Lokantası'nı da hatırlattı bu özellikleriyle biraz. İyi sanat nedir? Bir tabloya bakarken hissedilenler, üretmenin varlıkla ilgisizliği, yokluktan sanat çıkaranlar, tablolara bakarak ilişkilerini irdeleyenler, hayatlarının yönlerini değiştirenler ve yüz bulamadığı için hıncını başka türlü olmaya çalışan kendine ve hayata nefretle bakanlar... İnsana, topluma, ilişkilere dair çok şey var bu minicik kitapta, Matisse tabloları ardına gizlenmiş... Yazarın diğer kitaplarını almazsam olmayacak biliyorum ...


Arka Kapak

"Okurlarımızın daha önce Bülbülün Gözündeki Cin adlı öykü derlemesiyle tanıdığı usta hikayecisi A.S. Byatt, bu kez Matisse'in yaşamını ve sanatını eksen alan üç öyküsüyle karşımıza çıkıyor. Öykülerde Matisse'in kendisi yok; ama her öykü ona bağlanıyor.

Birinci öyküde, duvarında bir Matisse röprodüksiyonun asılı olduğu berber dükkanının sahibi, Matisse'in çizdiği kadınlarla kendi karısı arasında olumsuz bir benzerlik buluyor ve karısına ihanetinin mazereti olarak bu benzerliği kullanıyor.

İkinci ökü, Matisse'in yapıtlarındaki renk coşkusunu kavrayarak o yolda yürümeye çalışan bir ressamla, Matisse'in adını bile bilmediği halde aynı renk çılgınlığını uygulayan evdeki hizmetçinin deneyimlerini aktarıyor.

Üçüncü öykü ise Matisse konusunda tez hazırlayan bir üniversite öğrencisi ile tez danışmanı profesör arasında geçenleri anlatıyor.

Sunday Times eleştirmeni Peter Kemp'in dediği gibi: "Matisse Öyküleri, bir boya kutusu patlaşmışçasına imgelemimizin retinasına çarpıyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...