Evde bir bel
fıtığı hastası varsa bu sayı doğru orantılı olarak artar mı dersiniz? Beli
tutulmuş, bir dolu ağrı kesici almış halde yatarken bu gibi şeyler düşünüyor
insan. Bir de ya ameliyat olursam evdekiler ne yapar derdine düşüyor. Bu halde okumak
en iyisi, eli yormayacak hafif bir
kitapla günün bitmesi, şifa niyetine diyelim. Hele de iyi edebiyatsa okudukları
insanın iyileşmiş gibi hissediyor, hadi ayağa kalkayayım yazayım, çekeyim,
hayaller ardı arkası kesilmeyen düşünceler falan...
Matisse Öyküleri,
görür görmez ışınlandıklarımdandı. Ressama ait öyküler çıkmasa da ona dair ipuçları
barındıran öyküler... Roald Dahl
hikayelerini hatırlatan, sağlam kurguları, vurucu sonlarıyla bir heves
bitiveren öyküler. Gündelik yaşamın sıradanlığında yanı başımızdakilerin
farketmediğimiz özellikleri, yaptıkları, birbirini neredeyse tanımadan idareten
geçen ikili ilişkiler... Nefaset Lokantası'nı da hatırlattı bu özellikleriyle
biraz. İyi sanat nedir? Bir tabloya bakarken hissedilenler, üretmenin varlıkla
ilgisizliği, yokluktan sanat çıkaranlar, tablolara bakarak ilişkilerini
irdeleyenler, hayatlarının yönlerini değiştirenler ve yüz bulamadığı için
hıncını başka türlü olmaya çalışan kendine ve hayata nefretle bakanlar...
İnsana, topluma, ilişkilere dair çok şey var bu minicik kitapta, Matisse
tabloları ardına gizlenmiş... Yazarın diğer kitaplarını almazsam olmayacak
biliyorum ...
Arka Kapak
"Okurlarımızın daha önce
Bülbülün Gözündeki Cin adlı öykü derlemesiyle tanıdığı usta hikayecisi A.S.
Byatt, bu kez Matisse'in yaşamını ve sanatını eksen alan üç öyküsüyle karşımıza
çıkıyor. Öykülerde Matisse'in kendisi yok; ama her öykü ona bağlanıyor.
Birinci öyküde, duvarında bir
Matisse röprodüksiyonun asılı olduğu berber dükkanının sahibi, Matisse'in
çizdiği kadınlarla kendi karısı arasında olumsuz bir benzerlik buluyor ve
karısına ihanetinin mazereti olarak bu benzerliği kullanıyor.
İkinci ökü, Matisse'in
yapıtlarındaki renk coşkusunu kavrayarak o yolda yürümeye çalışan bir ressamla,
Matisse'in adını bile bilmediği halde aynı renk çılgınlığını uygulayan evdeki
hizmetçinin deneyimlerini aktarıyor.
Üçüncü öykü ise Matisse konusunda
tez hazırlayan bir üniversite öğrencisi ile tez danışmanı profesör arasında
geçenleri anlatıyor.
Sunday Times eleştirmeni Peter
Kemp'in dediği gibi: "Matisse Öyküleri, bir boya kutusu patlaşmışçasına
imgelemimizin retinasına çarpıyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder