Sabahın gölgelere teslim muhteşem
sarılığında ya da gecenin ıssız saatlerinde cümlelerinde kayboluşumu nasıl
anlatabilirim? Yalıtılmış, dingin halimi ifade etmenin bir yolu olsa... Her
seferinde öğrendiğim, farklılıklarına bayıldığım fikirler... Benim gibi dikkati
dağınık birini içine çekiveren sanatla harmanlanmış kitaplarında dolaşıyorum
vakit buldukça. Farkındalığımı arttırarak, farklı bakış açılarında dolaşarak...
Sanat, umuda açılan kapı mı ya da
bir direniş?
Pazarda dolaşmasını ya da
çalıştığı evi anlatıyor. O basit doğallığın peşinden gidiyorsunuz merakla, varacağı
yerleri heyecanla bekliyorsunuz. Sonra mesela Pentti Sammallahti'yle
tanışıyorsunuz çok şaşırarak. Sonra Hz.
Davud'dan, Hz Süleyman'a gebe karna
bakıyorsunuz, hiç farketmediğiniz şekilde. Sonra Vincent'ın hayatına doğala,
basitliğe, çizdiklerine olan aşkına karışıyorsunuz sessiz, içiniz sızlayarak.
Dinler tarihi sizi usul usul
Mısır'a yönlendirirken, Feyyum portreleriyle tanışıyorsunuz. İskender'in
Makedonya'dan Hindistan'a yolculuğunda Moğollar gibi saçıp savurduğunu
farkederek Mısır'a göçen Romalıların portreleri şaşırtıyor sizi. Chauvet
Mağarası'nda günümüzden yirmi dokuz bin yıl öncesine bakıyorsunuz. Bu şekillerin çizimin ötesine
geçişini Nazar kitabında farketmiştiniz. İçiniz titriyor, binlerce yıl,
sanat... Sanatla harmanlanmaya çalışan yaşamlar... Her seferinde yazdıklarıyla
içine çekiveriyor sizi John Berger. İçiniz sızlayarak gittiğiniz
hatırlıyorsunuz, satırlarında sizin için bıraktıklarına sevinerek...
Arka Kapak
"Günbegün bütün dünyada
medya ağı gerçeklerin yerine yalanları koyuyor. En başta siyasi ya da ideolojik
yalanlar yok(onlar sonra geliyor), insan hayatının ve doğal hayatın aslında
neden oluştuğuna dair görsel, somut yalanlar var. Bütün yalanlar tek bir devasa
sahtekarlıkta toplanıyor: hayatın kendisinin bir meta olduğu ve onu satın
almaya gücü yetenlerin, tanımı gereği onu hak edenler olduğu varsayımı! Çoğumuz
bunun yanlış olduğunu biliyoruz ama bize gösterilenlerin pek azı direncimizi
güçlendiriyor."
Berger'a göre sanat tam da bunu
yapıyor, yani direncimizi güçlendiriyor. Bu kitaptaki denemelerde, birçok
klasik ve modern sanatçının eserlerinin yanı sıra, Fransa'daki on binlerce
yıllık mağara resimlerini ve Mısır'daki Feyyum portrelerini de ele alıyor
Berger. Yazarın Subcomandante Marcos'la yazışmalarını ve kendi sunduğu bir
radyo programının metnini de içeren bu derleme, sanatın birey ve toplum için ne
kadar vazgeçilmez ve sağaltıcı olduğunu hatırlatıyor bize.
"Bugün, varolanı resmetmeye
çalışmak umudu teşvik eden bir direniş eylemidir," diyor Berger bir
denemesinde. Bir diğerinde ise şöyle ekliyor:"Direnişin eylemi, sadece bize
sunulan dünya-resminin saçmalığını kabullenmeyi reddetmek değil, bu resmin
geçersizliğini duyurmaktır. Cehennem içeriden ilan edildiğinde, cehennemliği
son bulur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder