30 Ekim 2018 Salı

Aile Çay Bahçesi - Yekta Kopan




Kırık dökük yaşamlar, kırık dökük adımlarla yol almaya çalışan onca insan... Geçmişin kuyusundan çıkamayan kan bağları... Onca çocuk, örselendiği zamanları içinde sımsıkı tutan. Yaralarının farkında olmadan uzaklaşan, yalnızlaşan, mutsuz bir hayatın içinde dönüp duran... Ne çok insan, ne çok yaşam birbirinden uzakta kanayıp duran...


İki kardeşin öyküsü, büyük olanın gözünden kendi hayatı daha çok ... Adı Müzeyyen büyüğün...


"Benim adım Müzeyyen. Süslenmiş,  güzelliklerle bezenmiş demek. Ben güzelliklerle bezeliyim. Süslenmiş bir hayat benimki. Müzeyyen'im ben. Doğmadan belliymiş adım. Müzeyyen adında bir kız olarak doğmuşum. Anneannemin adını vermişler bana. Babam hiç itiraz etmemiş, "Ne güzel düşündün," demiş, alnından öpmüş annemi." Sh 47


"Bak Müzeyyen," diyor, "bu kısa olan, saatleri gösteriyor, adı akrep. Bu uzun da dakikaları gösteriyor, o da yelkovan."
"Niye öyle adları?" diye soruyorum.
"Öyle işte," diyor babam. Annem elimi bırakmıyor.
"Peki bunun adı ne?" diyorum parmağımın ucuyla nefes nefese koşturan ince çubuğu göstererek.
"O saniyeleri gösteriyor."
"Onun adı yok mu?"

Kızıyor babam. Bana mı kızıyor, saniye kolunun adını bilemediği için kendine mi kızıyor, belli değil.

"Yok kızım. Saniye kolu o. Adı falan yok." Doğruluyor çömeldiği yerden, anneme dönüyor. "Gördün mü Meral, bir şey öğreteyim dedim, ettiği lafa bak. Nereden buluyor böyle tuhaf soruları, bilmiyorum ki?"

Başka soru sormuyorum. Uslu bir kızım ben, babamı kızdırmamam gerektiğini biliyorum. Ama gözümü öteki saatlerden saniye kollarından alamıyorum. Adı olmayan zavallının dostu olmaya karar veriyorum. Akreple yelkovan kıpırdamaya karar verinceye kadar benim aceleci arkadaşım defalarca dönüyor.
O günden beri diğerlerinin nerede durduklarıyla değil, adsız kahramanımla ilgileniyorum.
Saniye kolu, zamanı öğretmiyor insana. Sadece koşuyor. ..." Sh22

Arka Kapak

Yekta Kopan, kent insanının değişik ruh hallerini başarıyla yansıttığı öyküleriyle son yıllarda adından en çok söz ettiren yazarlardan biri.

Müzeyyen. Annesinin kuzusu. Babaannesinin biriciği. Babasının... Sahi ben babamın neyiydim? Bütün bu hikayenin içinde benim rolüm neydi, düşündüm hep. Benim repliklerimi kim yazmıştı, mizansenlerimi kim belirlemişti? Sahneye hangi taraftan gireceğime, uslu kızı oynarken neler giyeceğime, içimdeki kötülüğü kusmaya başladığımda nelerden soyunacağıma kim karar vermişti? Okuduğum bütün kitaplarda beni bana anlatacak bir karakter arardım. Dinlediğim radyo oyunlarından, istediğim filmlerden bir cümlecik çalmaya çalışırdım. Saatçi Nejat Bey ile ev hanımı Meral Hanım'ın kızı Müzeyyen'i bana anlatabilecek bir cümle.

Yekta Kopan'ın yeni romanı Aile Çay Bahçesi'nin, çoğu kadının kendinden izler bulacağı unutulmaz bir kahramanı var: Müzeyyen... Aile yaşamının gizli şiddetine başkaldıran, kardeşinin doğumuyla kendi varlığının silinmeye başladığını hisseden bir kadın... Kopan'ın romanı, güçlü, okuru kıskaca alan bir anlatımla sarsıcı bir finale uzanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...