Kudüs’te, Zeytindağı’ndaki mezarlıklar, Kubbet-üs Sahra
tarafından gelecek Mesih’i karşılamak üzere konuşlanmışlardır. Bu mezarları ilk
gördüğümde üzerlerinin taş yığınlarıyla dolu olması henüz inşa halinde
olduklarını düşündürmüştü. Bu kadar özenilen dünya para verilen, yerleri çok
çok kıymetli bu mezarlığın böylesine moloz yığını gibi görünmesine şaşkınlıkla
bakakalmıştım. Sonrasında Yahudilerin, bitki dikerek ölülerini rahatsız
ettiklerini düşündükleri için, taş bıraktıklarını öğrendim. Dinler tarihi kadar
insanın gömülüşü, mezarlıklarla ilgilenen benim için çok değişikti bu görüntü.
Anadolu’da bulunan ilk evlerde yatak altlarında kemiklerin
bulunması, ölülerini evlerde tuttuklarını anlatıyordu. Amasya’dakiler gibi
Anadolu’nun birçok yerinde kayalara oyulan mezarlıklara rastladım. Ve şimdi de Mardin’de
Romalılardan kalan Dara antik kentinde kaya mezarlıklarıyla karşılaşmak değişik
geldi. Sanırım canım Anadolu’m her seferinde şaşırtmaya devam edecek beni… Muhteşem
kalıntılarıyla gerçekten görülesi bir yer Dara antik kenti. Mezarlıklar
kayaların içine oyulmuş. Ölülerin koyulduğu alanları görebiliyorsunuz. Şimdilerde
sadece mağara olarak görülseler de geçmişte neler olduğunu düşünmek etkiliyor
insanı… Öte yandan aklıma hemen böylesi bir yeri İskender’in neden dümdüz
etmediği geldi. Özellikle sarnıçlarda kullanılan sütunlar Persepolis’i
hatırlattığı için düşünmeden edememiştim. Malum o muhteşem sarayı nasıl yerle
bir ettiğini görmek de çok değişikti çünkü. Her neyse cevabı mı merak ettiniz?
Çok basit aradaki 500 yıl engellemiş maalesef İskender’i J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder