20 Mart 2018 Salı

Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları SU – Buket Uzuner



Gencecik kızların kendi aralarında “Göktürk harflerinden olsun kolyem” dediklerini duyduğumda gülümsemiştim. Hepsinin, hatta hepimizin bir tarzı olup, farklı olmalıyız ya illa, ne dediklerinin farkındalar mı diye merak etmiştim. Aradan çok geçmeden yüzünü, bir Uygur Türk’ünün yazdığı Kutadgu Bilig’e ve Kamanlara dönmüş bir kitaba başladım. Siz deyin algının seçiciliği, ben diyeyim serinin ikinci kitabının İskilip’le ilgili olması…

Hem nasıl unuturdum, Kuzguncuk’u anlatarak büyülediği Kumral Ada Mavi Tuna romanını, gezgin maceralarını… Tam olarak 89’da Ayın En Çıplak Yüzü’yle çalıştığım kitapçıda tanıştığımı ve üniversite boyunca her yazdığını heyecanla takip edişimi hatırlıyorum. Sonrasında mesafe girmişse de araya Buket Uzuner izlediğim yazarlardan biri oldu.

Öte yandan, yüzümüzün neden sürekli Batı’ya dönük oluşuna ve  Dede Korkut Hikayeleri’nin, halk destanlarının neden  geri plana itilişine takılıp bu konuda okumalar ve yorumlar yapsam da hala konunun tam içine girebilmiş değildim. Kutadgu Bilig’in son dönem sayılabilecek baskısı olduğunu bile farkında değildim ki almak istediklerim arasına girdi bile. Buket Uzuner, Kuzguncuk’u, erguvanları, İstanbul’u hiç bilmeyen bir çocuğa sevdirdiği gibi pagan döneme dair geçmişimize de anlaşılır bir dille giriş yapıyor. Soyadı Kaman olmasına rağmen konu hakkında yanlış bilgileri daha doğrusu önyargıları olan bir görevliye bu konunun nasıl önemli ve değerli olduğunu anlatıyor. İz sürdürmeyi seven yazar, eminim Kadıköy, Moda civarındaki sahaflarda Semahat Hanım’ı aratmıştır okurlarına. Gerçekten var mı bilmiyorum, gidip aramak, sohbet etmek istedim ben de onunla.

Bir yanda Türkiye’nin özellikle taşrada gelenekler nedeniyle bir türlü birleşemeyen gençleri, diğer yanda ısrarla ve maalesef yapımları devam eden “HES”ler sorunu, kadına şiddet derken genel ülke sorunlarına da değinmiş bir roman SU. Her konuda fikir yürüten romanlar kimi zaman sevimli gelmese de, daldan dala atlanarak bile olsa bu sorunlara değinilmesini faydalı buluyorum. SU romanından sonra sırada TOPRAK var, merakla okumak istediğim….  

Arka Sokak

Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ümit Haydar ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kaman’ın peşinde nefes nefese bir macereya sürüklenirler.

Buket Uzuner, Su romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlık’a (şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılımı ş olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) Kutadgu Bilgi Şifresi ile zihin oyunlarına davet ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...