17 Eylül 2017 Pazar

O Sevdiğim Dünya – Wadad Makdisi Cortas - anlatı


Dünya ölçeğinde mini minnacık bir bölgeden bahsediyoruz, Ortadoğu’dan. Dinler tarihine ilgi duyarken bu bölgeye mıknatısla çekileceğimi, girdabında kaybolacağımı hiç düşünmemiştim. Çıkabilecek miyim onu da bilmiyorum desem… Arapların Gözünden Haçlı Seferlerini okurken yaklaşan tehlike karşısında düşmanlarıyla anlaşan, birbirlerini neredeyse arkasından vuran Arap topluluklarına çok şaşırmıştım. Sonrasında o zamanlar haberleşmenin böylesine yaygın olmadığı bir dünyanın varlığını anlamaya çalıştım. Yani yaptıkları bir nevi Moğollar karşısında, iş birliği yapan Bizans ve Selçuklu durumundan ibaretti belki de. Dünya Savaşlarından önce, bölgede dört yüz yıl hüküm süren Osmanlı gelecekti. Dünya Savaşı’nda bağımsızlık vaat edilmişti, ayaklanmalar için. Fransızlar, Beyrut’a gelirken sevinen halk sömürge bayrağıyla, yaşadıklarının farkına varacaktı. Sonrasında bölge sürekli kaynamaya başladı. Durulacak mı, kaynayan kazan içine çevreyi de alıp büyüyecek mi zaman gösterecek! Sahi size de kuzey Ortadoğu daha kuzeye doğru yollanıyor gibi geliyor mu?

İpek ve Baharat Yolu üzerindeki bu bölge her ırktan insana ev sahipliği yapan, topraklarının verimliliğiyle, geçmiş uygarlıklarıyla, dinler tarihindeki vazgeçilmez rolüyle dünya tarihine yön veren coğrafyalardan biri olmuş tarih boyunca. Osmanlı döneminde bir olan Suriye, Filistin, Lübnan savaş sonrası bölünmüş. Ya da yazarın kızının söylediği gibi; “Lübnan büyük ölçüde Fransızlar tarafından yaratılmış, uydurulmuş bir ülkeydi.” Sh27. İkinci Dünya Savaşı’yla Ortadoğu’da olanlar, dökülen kan, hala kesilmeyen iç savaşlar, değişen sınırlar… Sonun nereye doğru gittiğini bölgeye gittiğinizde görebiliyorsunuz. Kötümser olduğunuzu, her şeyin yoluna gireceğini dilemekten başka ne gelir elinizden, tüm dünya bölgede olanlara kulaklarını tıkayıp, gözlerini kapatmışken!

O dönem aydın kesim Birleşmiş Milletlere güvenmek istemiş, güvenmiş. Sonraki nesiller en büyük hatalarının bu olduğunu söylüyor. Sesini dünyaya duyuramayan bir Ortadoğu ve yaşadıklarını bangır bangır ortaya döküp haklı olduğunu, vaadedilmiş toprakların sahibi olduğunu söyleyen başka bir halk. Bölgede birlikte yaşanamaz mıydı peki? Bu kadar kan dökülmesi gerekli miydi? Bunlar başka sorular, cevaplarını artık öğrenemeyeceğimiz… Wadad Makdisi Cortas, hayat hikayesiyle bölge tarihini anlatıyor. Beyrut’ta Arap Hıristiyan bir aydının bir gözünden olanları okuyorsunuz. Aydın bir Arap kadın. Yöneticisi olduğu okulda sonuna kadar ülkesine hizmet edebilecek gençleri, din, dil, ırk gözetmeksizin yetiştiren, bunun için sonsuz özveride bulunan mütevazi bir kadın. Bu konuda objektif olmaya çalışıyorsanız, okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap.

Arka Kapak

“”Bu benim hikayem, bir Arap kadının hikayesi. Kayıp bir dünyanın hikayesi.” Böyle başlıyor Cortas’ın anlatısı ve bizi yirminci yüzyılın en çalkantılı zamanlarında dünyanın en çalkantılı bölgelerinden birinde yaşamış idealist ve barışsever bir eğitimcinin, eşitlik ve özgürlük için mücadele eden, kadın haklarını sonuna dek savunan, dil-din-ırk ayrımı yapmadan tüm insanlığı kucaklayan bir hümanistin yaşamöyküsüyle baş başa bırakıyor.

Samimi bir tevazu ve sadelikle kaleme alınmış bu hatırat sadece Cortas’ın kendi yaşamını değil Arap dünyasının yakın tarihini de kapsıyor elbette: Birinci Dünya Savaşı’nın ardından nihayet Osmanlı egemenliğinden kurtulup bağımsızlıklarına kavuşmayı uman Arap ülkelerinin Batının sömürgeci zihniyeti ve eylemleri karşısında uğradığı hayal kırıklığı, İkinci Dünya Savaşı’nın Ortadoğu üzerindeki etkileri, İsrail’in bir devlet olarak ortaya çıkması sırasında ve sonrasında dökülen kan, evlerinden edilen Filistinlilerin çektiği acılar ve buna duyarsız kalan dünya kamuoyu, aynı topraklardan yaşayan insanların süreğen çatışmasının gerektirdiği maddi ve manevi yıkım…


Cortas’ın hikayesinden görüyoruz ki bütün bu acıların ortasından insanlığa ve geleceğe olan umudunu yitirmeyen, halkların barış içinde bir arada yaşayabileceğine inanan, bu amaç uğruna canla başla mücadele eden insanlar da vardı. Ve yine bu hikayeden görüyoruz ki hepimizin sevdiği bu dünya ancak böyle insanlar sayesinde daha sevilesi, daha yaşanılası bir hale gelebilir.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...