17 Temmuz 2017 Pazartesi

Şehirler...


Doğduğunuz şehri adım adım dolaşıyorsunuz, gittikçe yabancılaşarak… Sıklıkla anlamadığınız dilleri konuşan insanlara rastlamak değişik geliyor. Yatsı ezanından önce eve girmediğiniz çocukluğunuza gidiyor aklınız. Sokaklarda bağıra çağıra top oynadığınız... Doğduğunuz evin yerinde bir apartman var şimdilerde. Oyunlarda kendini kaybetmiş çocuklar yok artık, park etmiş arabalar var sadece o sokakta. Yıllar yıllar boyunca geçtiğiniz yerlere karşı bir şeyler hissetmek istiyorsunuz. Geçmişe dair birkaç ev, tanıdıklar. O sokaklarda dedelerinizi, ninelerinizi, halalarınızı arıyorsunuz. Yoklar, tanıdık hiçbir şey yok!  Kayboluyor her şey. Geçmiş iz bırakmadan silinip gidiyor! İçiniz burkuluyor. Peki siz yaşadığınız şehre karşı neler hissediyorsunuz? 

"Şehirlerin de yaraları vardır; bunlar zaman içinde kabuk bağlar. Kayseri'nin yarası, doğudaki kale surlarından bellidir: Yüksek ve kalın duvarlar, şehrin en çok buradan vurulduğuna ve en çok buradan yaralandığına işaret eder. Koruyucu eller oraya özenmiş, oradaki duvarları berkitmiştir." Sh 67 Kalenderiye - Gürsel Korat 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...