8 Haziran 2017 Perşembe

Varolmanın Kıyısında Filistin- Batı Şeria 1 (Hebron -El Halil)


Bir coğrafya düşünün küçücük bir bölge Dünya haritasında görmek için zorlandığınız belki de… Bir coğrafya düşünün inanç tarihini yazan hatta dünya tarihine yön veren…  Bir coğrafya ki sultanları dillere destan… Bitmek bilmez zenginliğiyle sürekli kanayan… Bir girdap gibi içine çeken… Ağır adımlarla keşfetmeye çalışırken labirentlerinde kaybolduğunuz… Kilometrelerce uzakta bile zihninizi işgal eden… Ortadoğu’dan bahsediyorum… Dinler tarihi çalışmaya başladığımdan beri zihnen ve bedenen çıkamadığım o muhteşem coğrafyadan… 




Ve Filistin’de buluveriyorum kendimi, Batı Şeria’da… Gidebileceğimi düşündüğüm en son yerde, heyecan içindeyim. Hz İbrahim’in mezarının olduğu şehre doğru gidiyorum. El Halil (Hebron)’e doğru… Kalabalık şehir merkezinden rengarenk pazarına, karşılıklı demir kapılı dükkanların sıralandığı arastadan geçerek ilerlerken izleri takip ediyorum bir yandan. Sanki bu şehir zamanda donmuş gibi geliyor. Osmanlı’da ya da Anadolu’da taşra kasabasında mı demeliyim ya da belki zamanda ışınlanma gibi bir şey hissettiğim. Aynı şeyi İran’da da hissetmemiş miydim?


 Ve yol Hz. İbrahim’in mezarına götürüyor, Makpela Mağarası’na. Bu duygu çok garip… Bir camiiyle çevrelenmiş. Bilindiği gibi ikinci eşi Hacer ve oğlu İsmail’i çöle götürüyor İbrahim ve Kabe’yi inşa ediyor. El Halil’de ise Hz İbrahim, Hz İshak ve Hz Yakup, karıları Sara, Rebeka ve Lea’nın mezarları olduğu varsayılıyor. Bir yandan Kuran okuyan kadınlar… Bizdeki camii kullanımının dışında diğer Arap ülkelerinde, İran’da, Fas’ta camilerde oturuluyor, sohbet ediliyor, hatta uzanmış uyuyanlara, yemek yiyenlere bile rastlayabiliyorsunuz. Burada da Kuran okuyan kadınlar var, topluluk halinde… Bir çocukla gelen görme engelli bir adam ellerini mihraba doğru açmış namaz kılıyor. Sürekli hareket ederken rengarenk taşların desenlerin, kutsallığın hissettirdiği gizemi içinize çekiyorsunuz…


El Halil maalesef ikiye bölünmüş şehirlerden… Bu kutsal yere gelirken Müslüman tarafından gelseniz de sıkı güvenlik önlemlerinden geçiyorsunuz. Çıktığınızda sağdaki tünel Müslüman tarafa götürüyor, karşı taraf Yahudi kısmına gidiyor. Yahudi kısmı tarafında bir barikat var. Batı Şeria her ne kadar Filistin olarak geçse de Yahudi yerleşimleri her yerde… Bir şehrin böylesine yakın mesafelerde keskin sınırlarla ikiye bölünüp birbirinden başka yaşamlara ev sahipliği yapması kalbinizi acıtıyor. Bir on dakika sonra El Halil merkezde hayata karışacaksınız. Hatta Kudüs yerine Filistin’de kalsın param diye almak istediğiniz seramiklerden fazlasını satmak için yaşça sizden epeyce büyük adamlar peşinize düşecek, satana kadar… Rahatsız olmak bir yana üzüleceksiniz, hem de çok …


Hebron, Yahudiliğin dört kutsal şehrinden biri. Tek Tanrılı dinlerin kurucusu sayılan Hz İbrahim, Hz Muhammed’in habercisi sayıldığı için bu kent Müslümanlarca da kutsal sayılıyor. Arapça’daki Halilü’r-Rahman (Bağışlayan Tanrının Sevgili Kulu) adı Hz İbrahim için kullanılıyor. Bu şehirde uzun süre yaşayan Hz İbrahim ve daha sonra burada kral olan Hz Davud, Kudüs’ü alana kadar başkent yapıyor Hebron’u… Bastığım asfaltın ağırlığıyla sarsılıyorum bir an… Durup çevreme bakıp, geçmişi hissetmeye çalışmak, o hüznü, acıyı, geçmişi ve geleceğin belirsizliğini fark etmek… Batı Şeria’dayım… 
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...