18 Mart 2017 Cumartesi

Kutsal Gece - Tahar Ben Jelloun


Dinleyicisini yitiren anlatıcıyla bambaşka bir kitapta hissetmiştim, Şair’in Romanı’ndanın satılarında gibi… Toplanan insanlara, anlatıcıya hayran, dinlemek ister miydim hikayeyi hele de bacha poshlara gidip gelen aklımla? Kutsal bir gecede, bir Kadir Gecesi’nde yapılan bir itirafla başlıyordu kitap. Umutluydum, kurtuluşun, kendini bulmanın izlerini süreceğimi düşünüyordum. Yanılmışım… Erkek egemen bir toplumda olanların ağırlığı çöktükçe çökecekti üzerime…

Acılarla dolu bir kitaptı elimdeki, masalsı anlatımı, gerçekle hayal dünyası arasında gitgellerle dolu… Bir Kadir Gecesi’nde kadın olduğunu öğrenen Zehra’nın hikayesi… Yirmi yaşında yeniden doğduğunu düşünerek evden uzaklaşan, geçmişe dair her şeyi babasının mezarına gömerken kurtulduğunu düşünen bir kadın Zehra… Yüzüne bile bakılmadan, güya dualarla tecavüze uğradığında kanlar içinde kalan bacak arasında bakarken neredeyse sevinen bir kadın… Temizlenmek için gittiği hamamda hayatı bambaşka bir yöne doğru giderken kendini, çevresini yeniden keşfetmeye çalışan, kaderine boyun eğen bir kadın…

Doğduğumuz coğrafya kaderimiz, peki ya ana babamız? Onları koşulsuz sevebilir miyiz? Kızının erkek olarak doğduğunu kabul eden baba suçlanabilir mi? Omuzlarına erkekliğin tüm yükleri yüklenmişken, suçlu mudur erkekler? Onca kızdan sonra bir kızı daha kaldıramayan doğduğu andan itibaren oğlan gibi yetiştirip, sünnet ettiren hatta evlendiren bir baba ve oğul ve Zehra! Babanın itiraftan sonra affedilmeyi beklerken, Zehra’nın öfke dolu yüzünün hayaliyle son nefesini vermesi! Oğlanken tüm avantajlarını kullanıp, kızkardeşlerini hor gören Zehra suçlu mudur? Gerçekle karşılaşınca kızkardeşlerinin verdiği cezayı hak etmiş midir? Çok çok ağır bir hikaye… Sessiz çığlıkların arasından sızıveren, sesini yükseltebilen bir çığlık onunki… Savrulan hayatlar, yıkıma giden aileler… Ne için? Bir Mağrib ülkesinden yükselen kulakları sağır eden, yürekleri dağlayan bu çığlık size de çok yakın gelmedi mi?

Kutsal Gece, bir babanın doğan altıncı kızını oğlan olarak görüp, öyle yetiştirmesinden sonrasını anlatıyor. Asıl hikaye Kum Çocuk’la başlamış. Okumak istedim, baskısını bulamadım. Sadece Kutsal Gece’yi okudum. İlkini de okusam çok çok ağır gelebilirdi. İkinci kitabın ağırlığı gecelerime, kalbime çöktü. Oğlan olarak kabul edilen kız çocukları, kadınların birbirinden aldıkları intikam, kadının zevk almasını önlemek için bazen hayatı pahasına sünnet edilmesi, aile içi karışık ilişkiler, kabul görmeyen insanların varolmaya çalıştıkları ilişkiler… Masalsı bir anlatımla bunca konu bir arada anlatılırken kitabın sonunda ilk baştaki anlatıcıya dönmek istedim bir umut. Siz de öyle hissedecek misiniz çok merak ediyorum.

“En önemlisi doğruyu söylemektir.

Artık yaşlandığımdan, yaşamak için tam bir duruluk var içimde. Konuşacağım, sözcükleri ve zamanı üstümden atacağım. Bir ağırlık hissediyorum kendimde. Yıllar değil, bana en çok yük olan, tüm bu söylenmemiş şeyler; sustuğum ve sakladığım her şey. Hiç bilmezdim suskunluklar ve dikilen bakışlarla dolu bir belleğin yürümeyi zorlaştıran bir kum torbasına dönüşebileceğini.” Sh 5

 Arka Kapak;

“Fas’ın çöllerinden Marakeş pazarına gelen gizemli bir yolcu, masalcıların arasında kendi öyküsünü anlatmaya başlar: Kadir Gecesi’nde ölüm döşeğindeki babası, erkek gibi yetiştirilmiş Zehra’ya aslında bir kadın olduğunu söyleyince Zehra trajediyle masal arasında gidip gelerek kadınlığı, erkekleri ve Kuzey Afrika’nın tozlu yaşamını yeni baştan öğrenecektir. Zehra’nın, Kuzey Afrika’nın egzotik atmosferinde, hayallerle rüyaların birbirine karıştığı şiirsel bir itiraf gibi sunulan hikayesi, yazarı Tahar Ben Jelloun’a 1987 yılında Fransa’nın en saygın edebiyat ödülü Goncourt’a kazandırmıştı. Sinemaya da aktarılan Kutsal Gece, yazarın bir önceki romanı Kum Çocuk’la birlikte ustalığının dünya tarafından tanındığı en önemli yapıtıdır.


“Yaşam öyküm işte burada yazılı: Her kırışık, bir yüzyıldır, kış gecesinde bir yoldur, sisli bir sabahta berrak bir pınardır, ormanda bir buluşmadır, bir kopuştur, bir mezarlıktır, kavurucu bir güneştir… İşte tam sol elimin üstünde bulunan şu kırışık, bir yara izi; ölüm bir gün geldi ve bana yardım elini uzattı. Belki de beni kurtarmak için. Sırtımı döndüm ve onu geri çevirdim. Her şey çok basittir, yeter ki ırmağın akışını değiştirmeye kalkışmayalım.”” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...