11 Ocak 2017 Çarşamba

İnce Memed 1 - Yaşar Kemal


Güneşte ışıldayan öbekleri merak etmiştim uçaktan. Sıklıkla tekrarlanıyordu. Yolumuz Kars’a doğruydu. Anadolu’yu adım adım öğrenmeye sevdalanmıştım bir kez. Sonra her bir parıltının saç dam olduğunu farkedince çok utandım. Her bir öbek, bir köydü. Her damın ayrı hikayesi vardı. Küçücük dünyaların kocaman hikayeleriydi belki de. Ve damların metal değil toprak olduğu bir zamana doğru kaydım işte. Kuzeyden güneye doğru… Aklıma işlenen renkleriyle, kokularıyla, Anavarzası’yla güneye doğru… Oraları görmeden, tekrar okumam diyordum. O kadar renk olabilir mi doğada diyordum. Adana, Anavarza, Çukurova’ya gittim. Renklerin ve kokuların insandan değil doğadan geldiğini defalarca gördüm, kokladım. Üstelik tüm Anadolu’da… Doğadan öğrendikleriyle doğayı yok eden insan!Şimdiyse Toroslar’a dönme zamanı. Toprak damların içindeki, sarp kayaların ulusundaki kocaman hikayelere tanıklık etme zamanı. İnce Memed’le tanışma zamanı…


Beş köyün ağası Abdi Ağa’yı okurken aklıma sürekli Avrupa’da, Amerika’daki toprak sahipleri, kölelere dair seyrettiğim filmler, diziler geldi. Onca toprağın elde edilişi ayrı hikaye, onca insanın köle gibi çalıştırılması da… Sanayi Devrimi’yse apayrı bir hikaye… Biz sadece gücü elinde olanın hikayesine tanıklık ettik belki de genelde. Hatta çoğu zaman romantik miydi yoksa?  Oysa burada başkaldıranla yan yana yaşıyoruz her şeyi. Tüm o sefaleti, acıyı, korkuyu, aşkı, bağlılığı, yüceltmeyi, ihaneti, iyiliği her duyguyu dolu dolu... İliklerimizde hissederek yaşıyoruz. İnce Memed’la başkaldırıyoruz. Haline üzülüp, destek olmak istiyoruz belki… Çakırdikenleri ayaklarımıza dolanıyor, kanatıyor, canımız yanıyor, günlerce dağlarda kaçıyoruz, aç susuz, karlar içinde belki… Abdi Ağa’nın kötülüğüne karşı durmak istiyoruz hepimiz… İnsanız çünkü, dayanamıyoruz…Eşkıyanın dağlarda nasıl destekle barındığını öğreniyoruz bu arada. Sahi bu değişti mi şimdilerde? Halk kahramanları toprağın önemli olduğu zamanlarda mı kaldı? Artık siber kahramanlar mı var? Artık sosyal medya mı önemli bilemem. Bildiğim bu roman beni aldı savurdu, dağıttı desem… Oysa yıllar sonra yani neredeyse otuz küsur yıl sonra okuyunca büyümüştüm ya o kadar etkilenmemdim diye düşünüyordum. Tam tersi zihnim ve gözlerim sarı pırıltıya kessin istedim her sayfada… Ustanın ustalığına hayran oldum her sayfada…

“Cabbar:

“Bir tek ev bile kalmadı,”dedi. “Bütün köy ateşe kesti.”

Memed:

“Biz köyden çıkarken çoluk çocuk, kadın erkek durmuşlar, öylecene taş kesilmişler gibi bize bakıyorlardı. Duydunuz mu? Hiç birisinin ağzından çıt çıktığını duydunuz mu? Bize ne beddua ettiler, ne üstümüze taş attılar, ne sövdüler. Taş kesilerek öylecene baktılar kaldılar. Bunu görmeyeydim. Kendi ölümü göreydi de bunu görmeyeydim.” Sh.279

Arka Kapak

“Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü, düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsü. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle “içinde başkaldırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı.

Toroslar’ın eteğindeki Değirmenoluk köyünden İnce Memed’in yaşadığı yoksulluk ve aşağılanmaya isyan ederek eşkıyalığa sürüklenmesinin, giderek yörede hüküm süren ağalık düzenine karşı direnişin simgesi haline gelmesinin öyküsü. Memed sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.

Bir yaşam biçimini bir halkın portresi olarak böylesine veren bu romandan daha iyisi yazılamazdı.”
The New York Times Book Review(ABD)
“Şaşırtıcı, orijinal bir kitap.”
                                               Sunday Times (İngiltere)

“Epik boyutlara ulaşan ve muhteşem bir sona ulaşmak için hız kazanan öyküyse kendinizi kaptırıyorsunuz.”
Sunday Times(İngiltere)

Yaşar Kemal, şaşılacak ölçüde yaratıcı.”
The Bookseller (İngiltere)

“Yaşar Kemal, karakterlerini unutulmaz, seçkin ve gerçek hayattan daha da gerçekçi kılan detay zenginliği ile Rus edebiyatının kalitesine ulaşıyor.”
Sunday Telegraph(İngiltere)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...