Çocukluk arkadaşıma rastlamak
müthişti. Annemin yanına gelip Ayten Teyze, siz Albay Amcanın eşi değil misiniz
demesine rağmen anlayamamıştık kim olduğunu. Doğal olarak çok büyümüştü. 35
yıldan bahsediyorduk nereden baksak. Albay Amcanın bahçesi gibi bahçeye hala
rastlamadım. Çok güzeldi deyince anılar yolculuğu başladı zihnimde.
Bahçemizin rengarenk güllerinin
yapraklarından reçel yapardı annem. Karşı komşumuzun elinde bir torba dolusu
gül yaprağı görünce o tadı nasıl düşünmem. Yaptığı reçelden bir kavanoz bize verince
katmerlendi bu tat ve Pazar sabahı soframızda yerini aldı. Geçen haftalarda
pazardan aldığımız minicik dağ çileklerinden reçel yapmıştım. Bu hafta gene
alıp gene yaptım. Yarım kilo çileğe 2 su bardağı su ve yarım su bardağı agave
şurubu eklemiş olmama rağmen tadı ekşi oldu. Annemle çileklerin tam olmamış
olmasına bağladık bunu. Gene de binbir zahmetle toplanmış bu çileklerden reçel
yapmak çok hoştu. Reçellerimize armutluve kayısılı turtalarımız eşlik etti bu Pazar sabahı. Her sabah sevdiklerimizle,
sağlıkla uyanmak, günü verimli dolu dolu yaşamak dileklerimizle…
Gül reçeli neden hep nostaljidir, çocukluk demektir, yazın hazırlanan kahvaltı masalarıdır. Ne iyi yaptınızda paylaştınız bizimle bu güzel masayı :)
YanıtlaSil