Boğazıma bir şeyler takılıyor. Tekrar okuma ihtiyacı
hissediyorum kimi dizeleri. Yüzünü ölüme geçmişe dönmüş yaşı kaç diye
düşünürken, ’36 doğumlu olduğunu öğreniyorum. Canım okuma arkadaşım Necla’yla
okuduğumuz bir kitap Giden Bir Kedinin Ardından. İlk bölüm Barok Öyküler,
nedenini anlamadığım bir buruklukla içine almaya çalışan…
Diğer bölümler, geçmişe doğru uzanıyor, bembeyaz ışıktaki
bir diyardan haberlerle… Kısacık kitapta onun özlemle andıklarına dair
düşüncelere dalarken kimi zaman kendi içime dönüyorum. Ferit Edgü’nün yayıncılıktan,
ressamlığa mesleklerine gıpta ediyorum. Hakkari’de Bir Mevsim’i bugüne kadar neden
okumadığımı soruyorum sonra kendime… Havada kaldığım kısacık zaman diliminde
bitiveriyor kitap. İçimden “Bilmiyorum içinde film var mıydı? Varsa, hiç
değilse yeni fotoğraflar çekebilirdim. Ya da eski fotoğrafların yenilerini. Ama
sanmıyorum.”Sh35. Mümkün olabilseydi diyorum içim sızlayarak…
“Onlar yalnız, kitapları, kitaplıkları değil, insanları da
yaktılar. En değerli kitapları. En değerli resimleri. Onlar erişemeyecekleri ne
varsa onları yakıp yıktılar. Onların kitaplıkları yoktu. Onların müzeleri
yoktu. Onların lanet olası cehennemleri vardı. Ama Hitler’den dört yüzyıl önce,
yalnız kitapları değil, onları yazanları da, basanları da yakan engizisyonu
unutmayalım. Paris’te yakılan Etienne Dolet bunlardan biriydi. Suçu da, o
yazarlar yazarı Rabelais’nin kitaplarını basmış olmaktı. Hep şuna inandım,
Dolet gibiler olmasaydı Rabelais’ler olmazdı. Rabelais gibiler olmasaydı
insanlık olmazdı.” Sh81
“Bir gün gelir, yaşamı karşınıza alır, onunla söyleşmeye
başlarsınız. Bunun yaşı yoktur. Rimbaud gibi yirmi yaşında da olabilir bu,
Dostoyevski gibi altmışında da.
Korkmadan, yaşamla yüzleşmek gerektir. Şimdilerde yaptığım
bu.
Yaşamım boyunca sayısız hobim oldu; ama ne yazık ki hiç
fobim olmadı.
Gördüğünüz gibi, övünerek değil, yerinerek söylüyorum. Çünkü
korkularım, fobilerim olsaydı, belki ben de büyük bir yazar olurdum.
Heyhat!” Sh86
Arka Kapaktan
“Bu kitapta anılar var.
Öyküler var. Denemeler var.
Eski günler, yeni geceler var.
İnsanlar var. Hayvanlar var.
Hayvana dönüşmüş insanlar var.
Doğu var. Batı var.
Kısacası ölüm ve yaşam var.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder