1 Kasım 2015 Pazar

Zeytindağı - Falih Rıfkı Atay


Kudüs, Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar yani üç semavi din için çok kıymetli. Böyle baktığınızda kimileri için dünyanın en kutsal şehri. Amin Maalouf’un Arapların GözündenHaçlı Seferleri’ni hiç beklemediğim bir şaşkınlıkla okurken hep batı kısmından baktığımız bu savaşlar hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmuş oldum. Her yönden Avrupa’dan üstün olan Arapların nasıl olup Kudüs’ü kaybettikleri hatta Haçlıların çapulcularla Arap topraklarını işgal etmeleri çok değişik gelirken bir yandan da bu coğrafya hakkında daha fazla bilgi edinmemi sağlamıştı.

Yüzyıllar sonra 19.yüzyıl başlarında bu topraklarda gene savaş vardır. Osmanlı hakimiyeti çökmekte, Dünya Savaşı’na doğru gidilmektedir. Sahneye 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa girer. Altına boğulan bu toprakların kaybedilişine tanıklık etmek için… Anadolu’nun güneyinden sonrası yüzlerce yıl Osmanlı toprağı olsa da hala Arap’tır. Derdinizi anlatmak için Arapça konuşmak gerekmektedir. Araplar Haçlı Seferleri döneminde olduğu gibi birbirleriyle anlaşamasalar da ortak noktaları Türk düşmanlığıdır. Hem İngilizlere hem Almanlara hem Türklere dost gözükerek ceplerini altınla doldurmuşlar, topraklarından Osmanlı’yı bir göndermişlerdir.

Zeytindağı, Kudüs’te Dördüncü Ordu’nun kaldığı Alman yapısı binanın da bulunduğu dağın adı. Falih Rıfkı Cemal Paşa emrinde Orta Doğu karargahlarında yaşadıklarını anlatıyor. Enver Paşa yerine Cemal Paşa olsaydı belki de Dünya Savaşı’na girilmeyeceğinden bahsetmesi çok değişik geldi. Sona gelen İmparatorluk’ta ne değişirdi bilmiyorum. Öte yandan Orta Doğu savunması için Anadolu’dan gelen binlerce gencin bu topraklarda heba olması ayrı bir yürek yarası. Nitekim Cemal Paşa trenle İstanbul’a dönerken geçtiği Anadolu için o kadar çaba ve parayı bu topraklar için harcamayı, bu toprakları kalkındırabilmeyi çok istediğini itiraf etmiş. Medine, Mısır’ın kaybedilişini bir son olarak gören ve kesinlikle savaşı kazanacaklarını iddia eden Osmanlı sonunda İstanbul’un derdine düşecektir. Ta ki bir cesur, ileri görüşlü, zamanın ötesinde bir kurtarıcıyla karşılaşana kadar…

Savaşa, Osmanlı’ya dair önemli ipuçları içerdiğini düşündüğüm bir kitap Zeytindağı. Minicik olması çarçabuk bitiririm dedirtmişti ama biraz sürdü hatta tamamen huzursuz ruh halim kaynaklı sabırsızlık edip bazı yerleri atladım. O döneme ait dilde bugün gülerek okuduğum “gelicek”, “görmiyecek”, “yaşıyamaz” gibi kelimelerin kullanılması…

Öte yandan henüz okuduğum Markar Esayan’ın Jerusalem’inden kelimelerse Kudüs’te bugün de değişen bir şeyin olmadığına dair…

 “Ama dünyanın en çok kan dökülen kentlerinden birisi de burasıydı. Bu nasıl bir şeydi ki! Herkes kendi mabedine gelip diz çöküyor ve herhalde iyi şeyler için dua ediyordu bu kentte. Yüzbinlerce, belki de milyonlarca kişi bu kente gelip barış, gündelik ekmek, sağlık için dua ediyor, geri kalan zamanlarında ise birbirlerini öldürüyorlardı." Sh119 – Jerusalem’den…

“Ölberg, Zeytindağı’nın Almancası! Cebelizzeytün Arapçası, Zeytindağı sadece kitabımın adı.
Bir Türk Kudüs’ü yoktu. Bir Arap Kudüs’ü var mıydı? Hayır. Ne Katolik, ne Ortodoks, ne de Yahudi Kudüs’ü! Kudüs Haçlı alemli, Davud mühürlü sancaklar altında göze görünmez orduların sessizce alıp verdikleri bir yer. Bu defa o şehrin bu yakasında Süleyman’ın olduğu kadar Yahudi olan Kudüs’ü görüyorum.” Sh7 Zeytindağı.

Arka Sayfa ;

“Zeytindağı, insanın kanını donduran tarihi bir süreci, “bir imparatorluğun çöküşünü” o zamana göre en duru Türkçeyle karşımıza getiriyor. Kitapta Mehmetçiğin Yemen’de, Aden’de, Kanal’da Gazze’de, Arap Çölleri’nde nasıl kırıldığını, yenilgiden sonra bir vagon dolusu “mecidiye altınını” bile nasıl bıraktığımızı hayretler içerisinde okuyacaksınız.

Cemal Paşa’nın emir subayı olarak, o günlerde en yakınında olan Falih Rıfkı, Zeytindağı kitabıyla tarihimize bir ibret belgesi bırakırken, her biri bir destan olabilecek, askerlerin günlükleri ve adeta kumar masasında kaybedilen Ahmetlerin, Mehmetlerin hikayeleri tüylerinizi ürpertecek.

“Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir.” Behçet Kemal Çağlar

“.. Falih Rıfkı’nın son eseri Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hadiselerinden birini teşkil etti. Falih Rıfkı’nın bize hatırlattığı devir, Türk Milletinin geçirdiği ve geçirebileceği felaket devirlerinin en facialısı, en dehşetlisi ve ruha en çok bezginlik verenidir. Eğer, muharririn keskin ve yüksek zekası bu devir üstüne berrak bir aydınlık gibi aksetmemiş olsaydı, biz ona doğru başımızı çevirip tekrar bakmak arzu ve cesaretini kendimizde bulamayacaktık.” Yakup Kadri Karaosmanoğlu

“… Zeytindağı’nı seve seve okudum. Zaten başladıktan sonra bırakmak kabil değil. Bence bu yeni kitabında Falih Rıfkı’nın üslubu, öbür kitaplarından daha göz kamaştırıcıdır ve zannedersem en güzel haline vasıl olmuştur. Zeytindağı, bugünkü Türkçe ile ne kadar kuvvetli anlatım yapılabileceğine sağlam bir delildir.” Nurullah Ataç

2 yorum:

  1. Kudüs'te değişen birşey yok. Herkesin sahiplendiği kimsenin sahiplenemediği bir yer. Bunca acıya kaynak olmanın nedeni ne?
    Tur ilanları vardı: "3 kutsal günde Kudüs". Çok istedim, belki bir gün gidebilirm. Cuma günü müslümanların Cumartesi musevilerin, Pazar hristiyanların Kudüs'ünü yaşayıp hissetmek. Belki anlayabilrim o zaman.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...