Sahilde Kafka, bir girdapla içine
çekerken birden bırakıvermiştim okumayı, aylar aylar önce. Tam olarak kitabın orta
yerlerinde, kahraman bir odada bir yatakta ben bir odada koltuktayken… Bir daha
elime almayışıma neden bulmaya çalışıyorum ara ara, konu seviyor olduğum türden,
ilerleyiş de öyle, peki ama neden bu bırakış?
Tam bir cevap bulabilmiş değilim henüz.
Bir süre sonra “Koşmasaydım
Yazamazdım” başlığına rastlıyorum,
rengarenk bir kapakla. Murakami’nin
hayatına dair yani roman değil! Değişik gelen bir başlık, yakınlaşmak
için bir fırsat olabilir mi diyerek başlıyorum okumaya. Sayfalar şaşkınlığımla
akıp giderken disiplin, tutku, hayat, yazarın kişiliğine dair bu kitap
kesinlikle motive ediyor. Son zamanlarda aklımın ne kadar karışık olduğunu düşündüğümde
ünlü bir roman yazarının maratonlara, kendini geliştirmeye olan tutkusunu, uzun
soluklu gelişimini ve bunun yazarlığına etkisini okumak iyi geliyor. Katıldığı yarışlara hazırlanışını,
yarışta neler yaşadığını, Yunanistan’daki Atina – Maraton arasındaki tam
maraton koşusunu, koşmaya ara verişini, yaş alırken performansıyla ilgili
düşündüklerini kendi hayatımla da ilişkilendirdim ister istemez. Yaşamdaki uzun
soluklu her şeye böylesine tutkuyla sarılabilmek utangaç ve yaratıcı bir ruhu
terbiye edebilirken, hayata bakışı rahatlatıyor. Evet kesinlikle tekrar yüzmeye
başlamalı diyorum içimden bangır bangır yükselen seslerle…
"Hızlı koşmak istediğimde,
hızımı artırıyorum, ama böyle zamanlarda daha kısa süre koşuyorum, vücudumda
yaşadığım o güzel hissi olduğu gibi ertesi güne taşımaya dikkat ediyorum. Tıpkı
uzun roman yazdığım zamanlardaki gibi.Kendimi çok daha fazla yazacakmış gibi
hissetiğimde, kararlı bir şekilde kalemi kenara bırakırım. Böyle yapınca ertesi
günkü çalışmam daha rahat olur.Ernest Hemingway de buna benzer birşeyler
yazmıştı. Sürdürebilmek ritmi kesmemektir. Uzun soluklu çalışmalar için önemli
bu. Ritim bir kez belirlendikten sonra gerisi bir şekilde hallolur.Fakat çark
belirli bir hızda dönmeye başlayana kadar, sürdürebilirlik üzerine iyice kafa
yormek gerek."
Sayfa 14
“Birilerinin nedensiz (en azından
ben bazen böyle düşünüyorum) eleştirilerine maruz kaldığımda ya da beni
doğallıkla kabul edeceğini düşündüğüm biri tarafından kabul edilmediğimde, her
zamankinden biraz daha uzun mesafe koşarım. Her zamankinden daha uzun mesafe
koşmak yoluyla, o ölçüde kendimi fiziksel olarak tüketmiş olurum. Üstelik,
yeteneklerinin sınırları olan, güçsüz bir insan olduğumu bir kez daha idrak
ederim. Bunun dibine kadar, fiziksel olarak idrak ederim. Dahası, her
zamankinden daha uzun mesafe koşmak sayesinde kendi bedenimi de biraz daha
güçlendirmiş olurum. Birilerine öfkelendiğimde, o ölçüde kendimi zorlarım.
İçime dert olan bir şeyler olduğunda, o ölçüde kendimi törpülerim. “ Sayfa 28
Arka Kapaktan
"Murakami Bey, insan sizin gibi sağlıklı bir yaşam sürünce zamanla roman yazamaz hale gelmez mi?" Arada sırada insanlar bu soruyu sorar bana.
Roman yazmak, sağlıksız bir eylem; yazar olan kişi de sağlıklı bir yerde, mümkün olduğunca sağlıklı denemeyecek bir yaşam sürmek zorundaymış gibi.
Biz roman yazmaya çalıştığımızda, insanlığun temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık eylemi ortaya konulamaz çünkü ( tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba) Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile, yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar.
İşte bu yüzden, böyle bir sanatçı olamaz, dense bile ben koşmaya devam ediyorum.
Haruki Murakami'den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin... Koşmasaydım Yazamazdım kendimi "utangaç biri" olarak tanımlayan yazarın belki de en kişisel kitabı.
Hımm, ilginç.
YanıtlaSilBen de okuyamıyorum bu aralar. Sebebi biliyorum. Hızlı, dünyaya bağlı I pad.
Sporda yapmayan zayıf anne
çok şey yapıyorsun bazılarını da arada yapmazsan bişicik olmaz:) sevgilerimle...
Silbende okuyamıyorum ya bir türlü kendimi kitaba veremiyorum...
YanıtlaSilinsanın aklında bin türlü şey oluyor haklısın... benimki Sahideki Kafka'yla ilgiliydi sanırım sadece o anki ruh halimden ... sevgiler
Sil