30 Mayıs 2014 Cuma

Van Gölü Havzası-3- Hoşap Kalesi, Çavuştepe

Turist kalabalığı, Urartu Kaleleri derken gezinin bir sürprizi daha var bana, mezartaşları…  Kemah’tan  tuğla, İran’dan siyah mermer ve işte Selçuklulardan Ahlat taşı, tuğla rengi mezar taşları büyülüyor. Öte yandan yörenin günümüz mezarları da değişik… Beni heyecanlandıran bu konuya sonra dönmek üzere Hoşap Kalesi’ne doğru yola çıkıyoruz.


Hoşap Kalesi tipik bir Urartu Kalesi, tüm görkemiyle uzaktan fotoğrafını çekmek için durduğumuzda daha iyi anlaşılıyor.




Temelinde Urartu kalıntıları var, ancak kapı üzerindeki Farsça metinden Mahmudiye Aşiret’i beylerinden Sarı Süleyman tarafından 1643’de yaptırıldığı anlaşılıyor.



Kapı üstündeki armanın yanlarında zincirle bağlı iki aslan kabartması yeralıyor. 

Bölümleri haritadan görülse de seyir yerleri olduğu düşünülen balkon kalıntılarının manzarası gerçekten çok güzeldi. 

Tüm heybetiyle kayaların üstüne konuşlandırılmış bu kalenin hemen alt kısmında Hoşap Köprüsü var. Üç gözlü olan bu köprünün üzerinde Türkçe, Arapça ve Farsça ibarelerden 1671’de Mahmudiye Aşireti Beylerinden Evliya Bey’in yaptırmış olduğu anlaşılıyor.


Hoşap Kalesi’nden sonra Çavuştepe’de sıra. İki yanında uzanan ovalara nazır, olduça yüksek tepelerde kurulmuş. M.Ö. 8yy.da yapılmış  Urartular tarafından… 

Aşağı ve Yukarı Kale olarak ikiye ayrılan kalede, savunma amaçlı kısım, saray ve tapınak kısımları bulunuyor.

Kaleye tırmanırken, ilk kazılardan beri yani 52 yıldır orada çalışan, yaşayan Mehmet Kuşman’la tanışıyoruz. Kendisi bir işçiyken meraktan Urartu alfabesini, dilini öğrenmiş. Diyarbakır’dan gelen bazalttan, üzerlerinde Urartu alfabesinin yer aldığı  kolye uçları yapıyor.



 Yukarıdaki fotoğrafta içlerinde buğday olan toprak kap kalıntıları yer alıyor. Toplam uzunluğu 2.40 olan toprak kapların yarısı yeraltında, yarısı yerüstünde yeralırmış.

Bu kaplarla günümüze ulaşan kömürleşmiş buğdaylar, binlerce yıllık. Değişik bir duygu...



Sarnıçlarından,dibeklerine binlerce yıllık ama bir o kadar da günümüzde de varolanlara yakın.  Hele binlerce yıl öncesinden kalan tuvalet deliği çok hoştu doğrusu. 


Yağmur suyunu depolamak için sarnıçlar, sanırım 4 taneydi, yan yana... 



Urartular taşı gerçekten çok iyi işliyorlarmış. Çavuştepe gördüğümüz kale duvarlarının o zamandan kaldığına hala inanasım gelmiyor. Ama onların çıkarılmasında bizzat çalışmış canlı tanığımız var. Yola devam… 

2 yorum:

  1. Ne müthiş insanlar var. Urartu alfabesini öğrenen işçiye hayran kaldım.
    Tuvaletler, en az sarnıçlarve buğday depoları kadar ilginç. Onları ve bizi birleştiren detaylar. Aynı ihtiyaçlara sahip aynı insanlar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet ya aynı ihtiyaçlar binlerce yıl öncesinden gelen ... saklama, boşaltma durumları :)

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...