“Mutfak penceremin önünde
duruyorum.”
Gökyüzüyle birlikte kızıla
batmışım. Dinginliğin keyfini çıkarıyorum. Birazdan tanıdık sesler yoğunlaşacak
evde, sokakta… Raylarda kayan trenin keskin düdüğü, araba seslerine karışacak,
yeni bina yığını için makinalar çalışacak ve insanlar ayazdan korunmak için
sıkı sıkı sarındıkları paltolarıyla yollara düşecekler. Çokca ekmeklerinin
derdinde, az biraz hayallerinin peşinde…
Mevsim yaz olsun, karşı apartman
balkonlarında keyif yapan insanlarla birlikte mesela… Her sabah kocasına
kahvaltı hazırlayan bir kadın, balkon akıtan adam, ne zaman baksam beyaz yemenisiyle
pencerede olan yaşlı nine. Uzakta kalıyor seçemiyorum yüzünü, ama belli ki
yalnız, el sallayıp çağırasım gelecek az sonra biliyorum. Birazdan köpekleriyle
dolaşan çöp toplayıcı kadın gelecek. El arabasında onca torbayla, gölgelikte
çimlere oturacak, köpekleri çevresinde yayılacaklar. Fotoğraflarını çekmek
istediğimi tekrar hatırlatıyorum kendime…
Mutfak penceremin önünde
duruyorum… Gözlerimi kapatıp, kış güneşiyle gelen hafif rüzgara bırakıyorum
kendimi. Anın keyfini çıkarıyorum. Arkamda
bu evin en çok sevdiğimiz yeri olan mutfak, yapılacak bir dolu işle birlikte, kimin
umrunda kış güneşinin verdiği enerjiyle bir çırpıda yapıvereceğim her şeyi biliyorum.
Bir de artık yeni tarifler denesem ve bu 6.gün yazısına eklesem mesela… Bu arada yukarıdaki fotoğraf Mert Irmağı köprüsünden...
Kışı hiç sevmiyorum hemen geçip gitsin diye hayıflanmak yerine sizin gibi güzel taraflarını düşünmek insana kendini iyi hissettiriyor her zaman. Bir lokma güneşten bile enerji topladığınızı söylemek ne kadar pozitif düşünce şekli. İşte o zaman etrafınıza da bu enerjiyi yayıyorsunuz ve bu da mutluluk veriyor. Bu güzel paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilgüzel yorumunuz için ben teşekkür ederim bu arada kışı ben de pek sevmiyorum
SilÇokça ekmeklerinin derdinde, az birazda hayallerinin peşinde. Ne güzel ozetlemissin.
YanıtlaSilaaa ne hoş seni burada görmek çok sevindim yorumuna
Sil