2 Ekim 2013 Çarşamba

Aya İrini ve Soğukçeşme Sokağı -İstanbul


Aya İrini Topkapı Sarayı’nın dış avlusunda  yani Sur-ı Sultani içinde olmasına rağmen nedense hep yanından şöyle bir bakarak ve sarayın bir parçası olduğu düşünerek geçtiğim yerlerden biri oldu. İçine yalnızca bir kez girmiştim. O da işten çıkıp koşturarak gittiğim bir konser için… Aya Sofya ile komşu olan Aya İrini, Bizans’ın ikinci büyük kilisesi ve yapılan onarımlar sayesinde günümüze iyi durumda gelebilmiş. Kaynaklardan aynı yerde Roma dönemine ait Artemis, Apollon ve Afrodit mabetlerinin bulunduğu öğrenilmiştir. 


Bu Roma mabetlerinin kalıntıları üzerine 4. yy. da inşa ettirilmiş. Ayasofya için “Mukaddes Hikmet”, “Mukaddes Kudret” ya da Cehennem’deki tabiriyle “Kutsal Bilgelik”, Aya İrini için de “İlahi Selamet” sözcükleri kullanılmıştır. Ancak 6.yy.da yanmış, aynı yy.da tekrar yeniden yaptırılmış. Daha sonra yangınlar, depremlerde zarar görmüştür. 

Osmanlı’nın fethinden sonra savaşlarda ele geçirilen silahların depolandığı bir yer olarak kullanılmış önceleri. Türkiye’deki ilk müze çalışmaları Aya İrini’de başlamış. Bu nedenle Osmanlılar’ın açtıkları bir kapı üzerine kitabe konulmuştur. 

İç mekan herhangi bir aktivite olmadığında bomboş ve bana değişik gelen geçmişten kalan yapıların tersine içinde hiç bezeme, fresk olmaması. Büyük bir haç hariç, Merdivenler İsa’nın çarmıha gerildiği Golgota Tepesi’ne çıkışı simgelerken, haç da çarmıhı simgeliyor. Diğerleri depremlerde zarar gördükten sonra onarılmamış olmalı. 


Dış cephesi o dönemlere ait yapılarda olduğu gibi kaba hantal. Kariye Müzesi’ne benzettim. İçeride kubbenin yüksekliğinin 35m olduğunu okuyunca çok şaşırdım. Nedense öyle hissetmemiştim içeride. 

Arka kısmındaki atriumda yapı yıkıntılarına, sarnıç kalıntısına rastlanıyor. Yukarıdaki mermer çamaşır teknesi çok değişik geldi bana. Bu arada yukarıdaki minyatürdeki girişten sonraki solda bulunan yapı Aya İrini. 

Bu çifti çekmeden edemezdim. Bayılıyorum gezmenin, öğrenmenin keyfini birlikte çıkaran çiftlere. O yaşlarda bizlere de böyle güzellikler nasip eder Rabbim inşaAllah. 

Sultanahmet Meydanı’nda Ayasofya karşısı ile Topkapı Sarayı girişi arasında bulunan bu nefis çeşme III Ahmet Çeşmesi. Yanından geçerken mutlaka bakmak ve incelemek istenilecek eserlerden.

Bir diğer çeşme Soğukçeşme Sokağı’nın başında. Bu sokak surlara yaslanmış 12 eviyle harika gözüküyor. Zamanında oturan ahali padişahın Dolmabahçe’ye taşınmasıyla biraz değişmiş. Sonrasında harap olan evler yenilerek otel olarak kullanılmaya başlanmış. Maalesef şu anda boşlar, umarım gene turizme faydalı olarak değerlendirilirler. Bu evler içerisinde en geniş alana sahip olan bir tanesi kütüphane olarak düzenlenmiş. Dış mekan kadar iç mekan da insanın çok hoşuna gidiyor. Vakit olursa gidilip, eski İstanbul’a dair onca kaynak arasında zaman geçirmek için ideal. 

4 yorum:

  1. Tam ''cehennemlik'' olmuşssun.
    :-)

    Şakacı anne

    YanıtlaSil
  2. Nefis bir paylaşım olmuş. İstanbul'da yaşayıp da bu detayları bilmediğim için hayıflandım. O yaşlı çift müthiş. Ben o yaşta o duruşta bir Türk çifte yaşamım boyunca rastlamadım. O yaşta bırakın yurt dışı gezisi yapmayı, evden çıkmayıp başlanır sızlanmaya. Teşekkür bu faydalı paylaşım için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok naziksiniz teşekkürler 100 yaşımıza kadar hepimiz gezelim tozalım sağlık afiyetle

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...