Sabancı Müzesi her gidişimizde uğramaya çalıştığımız, mekan olarak insanı başka dünyalara götürürken, sergiledikleriyle de doyuran harika bir yer. Her ne kadar Picasso sergisine gidemesek de Dali sergisinin tadı hala damağımızda...
Bahçe boğaz kenarında gizli bir cennet gibi. Her an yeni sürprizlerle karşılaşıyorsunuz yaprakların arasından seyretmek ya da gidip oturarak doğayla bütünleşmek bir harika. Tam olarak şehrin karmaşasında bir nefes huzur veriyor insana...
Bu sefer merdivenlerden çıktık ama yokuştan çıkmak daha hoşuma gidiyor. Usul usul havayı, yeşili, huzuru içime çekerek.
Atlı köşkte müze gerçekten çok iyi tasarlanmış. Daha önceki sergilerde bilgi veren mini teyp var mıydı hatırlayamadım. Bu sefer hem Monet'yle ilgili filim seyredilerek hem de sergi gezilirken telsizin verdiği bilgilerle izlenimcilik, Monet ve dönem hakkında var olan bilgilerimizi tazeledik, yenilerini kalıcı olarak ekledik. Ablamla kültür turu yapmaya bayılıyorum, çünkü hem zevklerimiz uyuyor hem de öğrenmek için geçirdiğimiz vakitten kısıtlama yapmıyoruz.
Mini teypten verilen bilgiler sayesinde Monet'nin erken dönemi, ailesi, arkadaşları, çalışmalarına yansıyanlar ve tabii ki nilüferleri, gözündeki katarak nedeniyle renkleri algılayışının değişimi hakkında epey bilgimiz oldu. Bu uygulamayı Kariye Müze'sinde de kullandık ve çok memnun kaldık. Örneğin Monet'nin salkım söğüt tablosuna bakarken, hüznü yansıttığı ya da izlenimcilerin fırça darbelerini hakkında anında bilgi almak çok yararlı. Bir dahaki sefere başka bir sergide buluşmak üzere SSM.
Bu da süper olmuş.
YanıtlaSilGezenti anne Çiğdem
senin kadar olmasak da fena değiliz en azından bu aralar : )
Sil