Son nefesini vermek üzereyken “o tadı” anılarından bulup çıkarmaya ve son kez tadarak ruhunu huzura kavuşturmaya çalışan bir adam. Büyükannesinin büyülü mağarasından, teyzesinin renk, tat dünyasından, Rabat’ın masalsı yazlarından çıkıp kalemiyle hükmeden, gücün tadına erişmiş bir adam. Ve duygusal hiçbir bağı olamayan o en yakınlarının hakkında düşündükleri.
Sevgili Meral’in (çikolataçikolata,birkitapçoksever) günlüğünde görmesem okur muydum? Hayır ve böylesi muhteşem tanımlarla afallayıp kalmazdım. Of Meral ya neden sildin günceni bir anlasam, okuduktan sonra daha güzel oluyordu yorumuna tekrar bakmak. Neyse umarım bir yerlerde tekrar karşılaşırız.
“Bahçede dalından koparılır koparılmaz yenen çiğ domates; basit duyguların bolluk ve verimlilik zirvesi, ağızda yayılan ve özünde bütün zevkleri birleştiren bir şelale. Gergin kabuğunun biraz veya tam gerektiği kadar direnmesi, ağızda eriyen eti, dudakların kenarından akan ve parmakları lekeleme endişesi olmadan elin tersiyle silinen o çekirdekli likör ve içimize doğan sellerini, şelalelerini boşaltan o kırmızı küçük yuvarlak; işte domates, işte yaşanası serüven” Sayfa 50
Sayfa 50 deki yorum bile ağzımı sulandırdı.Kitabı okursam nasıl olur acaba ? İnsanın ağzını sulandıracak bir kitap yazmak gerçekten yetenek ister. Öyle anlatmalısınki karşı taraf tatı tatmışcasına olsun.Merak ettim kitabı açıkçası
YanıtlaSilÖzlem; bir de ekmeği anlatışışını okumalısın o zaman : ) ince ve kolay okunan bir kitap hani haftasonunda ayakları uzatıp keyif yapmak isteyince bitivereceklerden...
YanıtlaSilEkmek bölümü de yine aynı kitapta mı, Gurmede mi ?
YanıtlaSilÖzlem ; evet...
YanıtlaSilKitapçımda görürsem almayı düşünüyorum ;)
YanıtlaSilÖzlem;: ) beğenmen dileğimle...
YanıtlaSilMine Hanım gurmenin ölmeden önce yediği son yemek nedir acaba?
YanıtlaSil