Nehir söyleşilerini bu yüzden seviyorum. Okuduğu kitabın yazarı hakkında da bilgi edinmek isteyen benim gibiler için fazlasını veriyor. Örneğin Nilüfer Göle çocukluğundan beri kullanılmayan evinin kapı zincirini hiç kullanmamış belli. O kapıdan toplumsal olayları buyur ediyor, neler getirebileceklerini inceliyor, analiz ediyor, yeni bir dil ortaya koyuyor.Katılırım ya da katılmam ama kavramların bambaşka yönlere gittiği bugünlerde okumadan edemem. Hele de kendi içindeki dinamiklerle birlikte çevresini izlemeyi seven biriysem...
"Bence mağduriyet yarışı var. Çünkü mağduriyet bir tür sermaye. Pastadan pay almanın bir yolu. Aslında bir tür ritim gibi, Avrupalılaşmanın da bir göstergesi. Avrupa'da da çok duyarsınız mağduriyet öyküleri. Önce kendinizi "kurbanlaştırırsınız". Kurbanlaşmak görünürlük kazanmanızı sağlar. O görünürlük sayesinde taleplerizi dile getirirsiniz. Böyle bakınca rahatsız edici ve kaba geliyor kulağa. Öte yandan mağduriyetlerin ifade edilmesi elbette demokarsinin de bir parçası. Ama mağduriyet kendini ifade edişin tek biçimi olduğu zaman kimlikler savaşı başlıyor.Ortada mağduriyetin kendinden başka söz kalmıyor."
Sayfa 114
Enteresan bir tespit yapmış yazar. İyi kitap okuduğumu iddia ederim ama Nilüfer Göle'yi hiç duymadım. Kitaplarını nasıl seçiyorsun?
YanıtlaSilBen pek sevmiyorum bu tip kitapları. Nefes alamamaya başlıyorum okurken. Senin okuyabilmene çok gıpta ettim. :))
YanıtlaSilannelili; oradan buradan akılda kalanlar : ) zamanı gelince okutuyorlar kendilerini galiba yoksa yıllardır yazıyor...
YanıtlaSilSanem; : ))
kıskançlık damarlarım kabardı yine :) ben hala kafka serisini bitirmeye çalışıyorum. ahh ahh tembel zennube :S
YanıtlaSilZennube; en güzel serilerden biri daha ne olsun : )
YanıtlaSilMine ,
YanıtlaSilMerhaba.
Deli anne dedi ki,
kız aglıyor
Oğlak Kızları;nasıl ?
YanıtlaSil