Güzeller Güzeli Gökkuşağı Hanım Gırip Olunca

Çitfçi teyzenin sebze ve meyve bahçesinde ışıl ışıl kış güneşi altında dallarında daha fazla duramayan minik portakal ve yeşil elma toprağa doğru bırakıvermişler kendilerini. Yere düşer düşmez ikisinden de bir “aaah” sesi gelmiş ama bizimkiler durur mu hemen ayaklanıp başlamışlar koşturmaya...

Yan taraftaki sebze bahçesinde bu tatlı gülüşmeleri duyan minik kereviz de dayanamamış. Bir çırpıda atlayıvermiş toprak ananın kucağından, yanlarına koşturmuş. Hepsi bir ağızdan şarkılar söylerek koşturmaya oyunlar oynamaya başlamışlar, aralarına en mızmızları olan ekşi mi ekşi limonu da alarak... Sebze ve meyve bahçeleri de bu tatlı afacanların şen şakrak sesiyle daha bir canlanmış.

Bir ara başlayan şiddetli bir yağmurla birlikte bizimkiler de durur mu yağmur altında koşturup, çamurlarda yuvarlanarak kahkahalar atarak oynama devam etmişler. Yağmur kesilerek nefis kış güneşi parıldamaya başlamış. Birden çok şiddetli bir hapşırık sesiyle yer gök sarsılmış. Sesin geldiği yere, gökyüzüne doğru bakarken bir de ne görsünler güzeller güzeli gökkuşağı hanım sürekli hapşırıyor ve her hapşırmada renkleri darmadağın oluyormuş. Bir yandan ağlıyor, bir yandan hapşırıyor, gitgide dağılan ve canlılığını kaybeden renklerini toparlamaya çalışıyor ama bir türlü yapamıyormuş. Bizim afacanlar gökyüzüne doğru şaşkınlıkla bakakalmışlar. Gürültüyle bahçeye çıkan çiftçi teyze olanları görünce tatlı tatlı gülmüş ve çevresini merakla saran elma, portakal, kereviz ve limona “gökkuşağı hanıma yardım etmek ister misiniz”diye sormuş. Bizim afacanlar heyecanla “biz mi ama biz çok küçüğüz nasıl yardım edebiliriz?" diye hep bir ağızdan konuşmaya başlamış. Çiftçi teyzemiz de “peki o zaman gelin bakalım benimle” demiş ve hepsini mutfağına götürmüş. Bir yandan da anlatmaya başlamış.

“Hepimizin sağlıklı olmak için vitaminlere ihtiyacımız var. Bu vitaminler de minicik olan siz sebze ve meyvelerde. Hem insan dostlarınıza hem doğaya sahip olduğunuz vitaminlerle güç veriyor, hastalıklardan koruyorsunuz.”

Hepsi bir ağızdan “aaa çok lezzetli olduğumuzu, insan dostlarımızın bizi çok sevdiğini biliyorduk ama bu kadar faydalı olduğumuzu bilmiyorduk” demişler. Çiftçi teyze yaptığı nefis yemeği gökkuşağı hanıma vermiş. O da çok sevinerek bir çırpıda bitirmiş. Ve vitaminleri alarak bir güzel iyileşmiş, güçlenmiş. Gökyüzüne dağılan renklerini toparlayarak eski güzeller güzeli haline kavuşmuş ve çiftçi teyzeye çok teşekkür etmiş. “Bir yandan da artık bol bol sebze ve meyve yiyerek çok güçlü olacağım” diyormuş mutlulukla : ) 

Yeşil Elmalı ve Portakallı Zeytinyağlı Kereviz

(tarif;  cafefernando)

2 adet orta boy kereviz

1 adet yeşil elma

1 adet portakal

1 adet limon

1 adet havuç

5 diş sarımsak

3 su bardağı kaynamış su

3 çorba kaşığı şeker

1 tatlı kaşığı tuz

1/4 su bardağı zeytinyağı

Elma, portakal, limon sirkeli suda bekletilerek iyice yıkanır. Kerevizler soyulup iri parçalar halinde tencereye alınır. Üzerlerine yarım limon sıkılır. Kalan limon dilimlenip tencereye eklenir. Elma dörde bölünüp, çekirdekleri çıkartılır ve tencereye eklenir. Havuçlar irice dilimlenir. Portakallar da soyulmadan dilimlenerek havuçlarla birlikte tencereye konur. Geriye kalan malzemeler de eklenerek kaynama noktasına gelene kadar altı çok açık sonrasında ateşin altı kısılarak 45 dakika civarı orta kısık ateşkte pişirilir. Her ihtimale karşı ara ara suyu konturol edilir. :)