13 Ekim 2019 Pazar

Sabır Taşı - Atiq Rahimi




Gözümün önünde bir oda; kuşların uçuştuğu sarı, mavi perdesi , duvarda asılı portre ve hançer... Yerde bir adam yatıyor, tepki vermeden, öylece...  Seng-u sabır, sabır taşı diyor kadın sonunda kocasına...  Odaya girip çıkıyor, dualar okuyor, isyan ediyor, sırlarını anlatıyor sabır taşına...

Dışarıda tüfek, tank, çocuk sesleri, mollanın okuduğu ezan, verdiği vaaz, ölümün kokusu, başı kesilmiş cesetler, delirenler, terkedip gidenlere eşlik eden ağır çok ağır trajediler...

Kadın bırakıp gidemiyor kocasını, anlatmayı seçiyor. Sırlarını paylaşırsa sabır taşının çatlayacağından emin, anlatıyor. Odada adam ve kadın...

Barış için savaşanlar kazandıktan sonra iktidar için savaşmaya devam ediyor. Odaya girenlere, sizin tarafınızdanım diyor kadın. Kimin tarafında olduğunun ne anlamı var. Evi ateş hattında kalacak yakında. Tüm akrabalarının çekip gittiği, kahraman kocasıyla yalnız kaldıkları evi... O evde, savaşın ağırlığına eşlik eden kadının sırları. Artık adamın da bildiği...

Çador ya da burka ya da çadarilerinin altında kimliksizmiş gibi dolaşan kadınların içlerindeki alevi yaymaları konuşarak...

İlk defa okurken çok net bir tiyatro sahnesi oluştu kafamda. Sürekli hareket halindeki bir kadın, öylece yatan bir adam... Kırılan cam, havalanan perde, odaya girenler, odada sevişenler... Mükemmel bir tiyatro sahnesi...

Atiq Rahimi, genç yaşta Fransa'ya sığınanlardan... Afgan - Sovyet Savaşı sırasında... Mahşer yeri bir ülkenin uzağından yazıyor diğerleri gibi... Kahrolsun Dostoyevski okuduğum ilk kitabıydı, Sabır Taşı'yla daracık bir alandan bir ülkeye, dünyaya bakışının etkileyiciliğinde kaldı aklım. Karmakarışık yine...

Arka Kapak

Goncourt Ödüllü yazar Atiq Rahimi, olayları farklı bakış açılarıyla değerlendirdiği kitaplarıyla tanınıyor.

Afganistan'da bir evde, basit bir döşek... Döşeğin üzerinde, gözleri açık ama bilinçsiz yatan bir erkek...

Erkeğin başucunda, dua ederek onunla ilgilenen karısı... Dışarıda, sürüp giden savaş...

Kocasının tepkisizliğini fırsat bilen kadının, o güne kadar hep bastırmak zorunda kaldığı kadınlık duygularını, üzüntüsünü, kaygısını, öfkesini, ilk kez dışa vuruşu...

Kocasını, sonunda çatlatmasını beklediği sabır taşına dönüştürmesi...

Atiq Rahimi'nin bu sarsıcı eseri, şiirselliğiyle ve temposuyla daha ilk satırlardan itibaren içine alıyor 
okuru.

Kadınların insan yerine konmadığı, şiddetin sıradan bir olay gibi yaşandığı, savaşın artık kanıksandığı bir ülkeden yükselen isyan çığlığı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...