11 Nisan 2018 Çarşamba

Edward Said İle Konuşmalar – Tarık Ali



Ortadoğu bir mıknatıs gibi, binlerce yıllık girdabına almış bırakmazken, Edward Said okumalarına devam ediyorum. Müzik ve edebiyat konusundaki uzmanlığıyla ilerlerken doğduğu topraklarda olanlara kayıtsız kalamayan bir entelektüelin fikirlerini okumak iyi gelmiyor. Umutsuzlukla karışık farkındalık ağır. Öyle çok muhasebe var ki aklımda bugünlerde, bir çıkmaz sokaktan diğerine savrulduğum tıpkı Ortadoğu çıkmazları  gibi. Oraya benzemeye çoktan yüz tutmuş canım Anadolu gibi…


Ölümünden 15 yıl sonra olanlara, işlerin daha da kötü olmasına ne derdi bilmiyorum Edward Said? Gidenler kalanlar, susanlar ateşe atlayanlar, umursamayanlar boş konuşanların arttığı bir dönemde herkes bir noktada kendini kurtarma derdinde. Bir noktadan sonra FKÖ’nün de yaptığı böyle değil mi? Aşağıdaki cümleleri bu yüzden almak istedim. Türkiye’de de aydın kesimin halktan kopuk olduğunu içim sızlayarak fark ettiğimden beri daha az dinliyorum konuşmaları, hatta hiç dinlemiyorum ve okumuyorum maalesef. Başka dünyalarda yaşıyor herkes, farkındalıkları kendileri, kendimiz tehlikeye girinceye kadar… Ve güç öyle bir şey ki sahip olunduğunda sahip olma amacı unutulup korumak için çaba sarfedilmeye başlanıyor. Çok ağır, bedeli çok ağır konular bunlar… Artık olmayan bir ülke için konuşuyor Said, şu anda elimde olan Yersiz Yurtsuz kitabı da öyle… Çoktan yitmiş gitmiş insanlar, yerler üzerine anlatıyor… Sisler arasında okuyorum…

“İsraillilerin sağlam bağlanmış bir varlığı mevcuttu. Onlara şunları verdik: Devleti tanıma, egemenlik, barış içinde yaşama hakkı, hem de şiddet olmadan. FKÖ’yü Filistin halkının temsilcisi olarak tanımaları haricinde, bize bunun karşılığında hiçbir şey vermediler. Bu bir anlaşmaya girişmek için yeterli bir temel değil. Tarihte işgal edenle anlaşma yapan ilk kurtuluş hareketiyiz. Tarihte başka hiçbir kurtuluş hareketi bunu yapmadı.

Dolayısıyla pek çok alternatif mevcut. Benim için en önemli alternatif halkın harekete geçmesi olurdu. Fakat FKÖ’nün güncel önderliği fazlasıyla yalıtılmış, FKÖ kendi varoluşunun devamı için çok daha endişeli. Yalnızca kendi hayatta kalışıyla ilgilendi. Halka önderlik etmek için bir temel olamaz bu. Ben de bu yüzden onlara karşı çıktım. Fakat asıl eleştirim önderliğe değil, kaldı ki önderlikten böyle şeyler beklenir, çünkü onlar yozlaşmıştır, vasattır ve sonuçta da teslim oldular zaten. Bu onların hakkı! Kaybettiklerini hissettiler ve kayıplarını bu şekilde kabul ettiler. Beni rahatsız eden, çoğu da bana katılan entelektüeller, fakat hiçbiri  açıkça konuşmadı. Dolayısıyla şu anda kim takar Edward’ı “Neden iyi tarafından bakmıyorsun,” ya da “Hadi bundan iyi bir şey çıkarabilir miyiz, ona bakalım,” diyen insanlar tarafından çevriliyiz. Bu kadar arızalı ve ıslah edilemez bir anlaşmadan bir şey çıkaramazsınız. Bunu eleştirme ve doğruyu söyleme cesareti olmadan yapamazsınız. Asıl problemin bu olduğunu düşünüyorum.” Sh 79-80

Arka Kapak

“Tarihimizin tartışmasız en etkileyici entelektüeli.” The Guardian.

Edward Said, ölümünden yaklaşık on sene önce, son ropörtajlarından birini Tarık Ali’ye vermiştir. Bir yere ait olamayan varlığı, siyasetle ilgilenmeye başladığı zamanlar, Filistin davasına bağlılığı, kültür çalışmalarına olan yaklaşımı, edebiyat ve müziğin her alanına olan sevgisi üzerine konuştular. Samimi, kişisel, düşündürücü ve kışkırtıcı bu konuşmalar Said’i bir siyasi aktivist kültür tarihçisi, edebiyat profesörü ve müzik delisi olarak yansıtırken, zamanımızın en tutkulu, aynı zamanda en dikkatli entelektüeli olduğunu da kanıtlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...